Ortodoksluk, Mesih’in Hristiyan Kilisesi’nin tek kâhini, çobanı ve öğretmeni olduğuna inanır. Yalnızca Mesih, halkına yol gösterip onları yönetir. Sadece O, günahları bağışlayıp Babası olan Tanrı ile birliktelik olanağı sunar.
Ayrıca Ortodoksluk Mesih’in, halkını terk etmediğine ve Kilise’nin yaşayan biricik başı olarak Kilise’de kaldığına da inanır. Mesih, Kutsal Ruh aracılığıyla Kilise’de var ve etkin olmayı sürdürmektedir.
Hristiyan Kilisesi’nde Rahiplik Ataması gizemi, Mesih’in halkı ile sonsuza kadar birlikte olma hedefinin garantisidir. Piskoposların, papazların ve diyakozların Mesih’in varlığını ve etkinliğini insanlara göstermekten başka bir görev veya işlevleri yoktur. Bu bağlamda ruhbanlar (din adamları) sanki Mesih var değilmiş gibi O’nun adına veya O’nun yerine eylemde bulunmazlar. Ne Mesih’in vekilleridirler; ne de O’nun yerini tutan veya O’nu temsil eden kişilerdir.
Mesih; şimdi, daima ve ebediyen Kilisesindedir. Kilise’nin gizemsel görevlileri – piskoposlar, papazlar ve diyakozlar –insanlara Ruh’ta Mesih’i ilan etmek için Kutsal Ruh armağanını alırlar. Böylece, bu seçilmiş hizmetkârları aracılığıyla Mesih, erkek ve kız kardeşleri olan insanlar adına kendisini mükemmel kurban olarak sonsuza kadar Baba’ya sunarak, biricik ve O’na özel rahiplik görevini yerine getirip gerçekleştirmektedir. Kilise’deki görevlileri aracılığıyla Mesih ayrıca, insanlara Baba’nın tanrısal sözlerini duyurarak, öğretmen olarak da eylemde bulunmaktadır. Sürüsüne yol gösteren tek çoban olması gereği, iyi çoban olarak da eylemde bulunmaktadır. Günahları affedip insanların hastalıklarını – fiziksel, zihinsel ve ruhsal – iyileştirerek de bağışlayıcı ve şifa verici olarak eylemde bulunmaktadır. Kendisi için bir araya getirdiği topluluğu denetleyerek piskopos olarak (1. Petrus 2:25) eylemde bulunmaktadır. Diyakoz (hizmetli veya görevli anlamına gelir) olarak eylemde bulunmaktadır; çünkü sadece O, Baba’nın acı çeken ve “hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını pek çokları uğruna fidye olarak vermeye gelmiş” (Matta 20:28) hizmetkarıdır.
Rahiplik ataması gizemi ismini; piskoposların, papazların ve diyakozların atanarak Kilise’ye düzen verdikleri gerçeğinden alır. Onlar Mesih’in ve havarilerin döneminden Tanrı’nın Egemenliği’nin ebediyette kurulmasına kadar Kilise’nin varlığının ve birliğinin her dönemde ve her yerde devamını garanti ederler. Havariler nasıl tüm dünyaya gidip Mesih’in kişiliğinin ve eylemlerinin pek çok farklı yönünü insanlara ulaştırmak için Tanrı’nın özel armağanını almışlarsa, Kilise’nin ruhbanları da kiliselerde Mesih’in varlığını ve etkinliğini gösterip devam ettirmek için Tanrı’nın Ruh armağanını alırlar.
Kilise, din adamlarının “üzerlerine el koyulması” sayesinde kendilerine verilen kayrayı mümkün olan en iyi şekilde yerine getirebilmek için çaba göstermeleri gerektiğini öğretir. Ayrıca Kilise, din adamları tarafından verilen Kilise gizemlerinin gerçekliğinin ve etkisinin, bu dinsel görevlilerin kişisel yeteneklerine değil, Kilise’de Kutsal Ruh aracılığıyla eylemde bulunan Mesih’in varlığına bağlı olduğunu da öğretir.
Piskoposlar
Piskoposlar imanın ve kendi kiliseleri ile diğer kiliselerin uygulamalarının gerçekliğini ve birliğini garanti altına alıp tüm dünyada Kilise’nin birliğini devam ettirme sorumluluk ve görevine sahip olmaları anlamında din adamları sınıfının yönetici üyeleridir. Yani, piskoposlar, kendi papazlarına, diyakozlarına ve topluluklarına Evrensel Kilise’yi temsil ettikleri gibi, kendi özel kiliselerini veya kilise yönetim bölgelerini diğer kiliselere veya kilise yönetimlerine temsil ederler.
Ortodokslukta piskoposun görev yeri baştaki Kilise yönetimidir. Piskopos sözcüğü Grekçede gözeten (episkopos) anlamına gelir. Her bir piskoposun görevi kesinlikle aynıdır. Hiçbir piskopos Kilise’deki bir başka piskoposun üzerinde yetkiye sahip değildir; aslında piskoposun kendisi kilisesinin üzerinde değildir, Kilise’nin içindedir ve onun bir üyesi olarak Kilise’dendir. O, gözettiği topluluğun yaşamı konusunda Tanrı ve insanlar huzurunda sorumlu ve yanıt veren kişidir.
Ortodoks Kilisesi’nin tüm piskoposları, diosez denen belirli coğrafi bir bölgenin piskoposudurlar. Unvanlarını genelde bu bölgede bulunan büyük şehirden alırlar. İçinde başka piskoposlar ve piskoposluk yönetimleri bulunduran bir bölgedeki anakentin piskoposuna başpiskopos veya metropolit denir. Metropolit, anakentin, yani metropolün piskoposu demektir. Başpiskopos unvanı ise bir bölgenin yönetici piskoposu anlamındadır; ancak bu unvan bazen bazı piskoposlara kişisel veya onursal gerekçelerle verilmektedir. Patrik unvanı diğer metropolitlikler ve yönetim bölgelerini içeren bir bölgedeki ana şehrin piskoposuna aittir. Bugün bu artık milli bir kiliseye karşılık gelmektedir.
Bir bölgenin piskoposları, Kilise kanunu gereği belirli dönemlerde yapmak zorunda oldukları şekilde, bir danışma toplantısı düzenlediklerinde oturuma metropolit; büyük bir bölge ya da milli bir kilise söz konusuysa patrik başkanlık eder. Ancak yine de tüm piskoposların gizemsel açıdan özdeş ve eşit olduğu anlaşılmalıdır. Gizemsel konumları itibariyle hiçbiri diğerinden üstün değildir; Kilise’deki yaşamları söz konusu olduğunda hiçbiri diğerinden üstün değildir.
Tamamen insani ve pratik uygulamalarda, metropolitler ve patrikler kendi yönetim bölgelerinden daha büyük alan ve bölgeleri yönetip onlara başkanlık ederler; ancak piskoposlarının makamı söz konusu olduğu müddetçe daha güçlü veya üstün değildirler. Ortodokslukta hiçbir piskopos yanılmaz değildir. Hiçbirinin papazları, diyakozları ve topluluğu veya diğer piskoposlar üzerinde yetkisi veya onlardan farklı bir gücü yoktur. Hepsi Mesih’in ve Kilise’nin hizmetkârlarıdır. Ortodokslukta Piskoposların bekâr veya dul olmaları altıncı yüzyıldan itibaren kural halini almıştır. Ayrıca genelde manastır atamalarının en az birinci derecesinde bulunurlar.
Papazlar
Presbit de denen Kilise papazları, piskoposa işlerinde yardımcı olan kişilerdir. Günümüzde papazlar, erken dönem Kilisesinde piskoposlarca yapılan şeyleri, yani yerel kilise veya toplulukların çobanlık işlevini yerine getirirler. Papazlar Hristiyanların yerel toplanmalarına başkanlık ederler. Dinsel törenleri yönetirler. Öğretir, vaaz verir, danışmanlıkta bulunur ve bağışlama ve iyileştirme görevlerini gerçekleştirirler.
Kilise’de papazlar piskopos tarafından atanırlar ve hizmet ettikleri belirli topluluklara ait olurlar. Hiç kimse papazlık armağanını kişisel veya bireysel biçimde almaz. Piskoposu ve kendi özel topluluğu dışında papazın hiçbir gücü ve aslında bulunacağı hiçbir görev yoktur. Bu nedenle, başında papaz veya çoban bulunan her bir Hristiyan topluluğunun sunak masasında antimension denen ve topluluğa Tanrı’nın Kilisesi olarak bir araya gelme ve eylemde bulunma izninin göstergesi olarak piskopos tarafından imzalanmış bir örtü bulunur. Antimension olmadan papaz ve topluluğu yasal bir işlevde bulunamaz ve topluluğun eylemleri özde “Kilise’ye ait” sayılamaz.
Ortodoks Kilisesi’nde evli bir erkek papazlığa atanabilir. Ancak, bu hem onun hem de eşinin ilk evliliği olmalıdır ve eşi ölürse yeniden evlenip görevine devam edemez. Bekâr bir erkek papazlığa atanırsa evlenip görevini sürdüremez.
Diyakozlar
Kilise’nin diyakozları başlangıçta iyi eylem ve hayır işlerinde piskoposlara yardım ederlerdi. Son yüzyıllarda diyakozluk, diyakozun kutsal ayinin kutlanmasına ve diğer Kilise görevlerine yardımcı olduğu neredeyse özel törensel bir işleve dönüşmüştür. Daha yakın dönemde diyakozluk ataması pek çok kişiye Kilise işlerine sürekli veya yarı dönemli hizmet için kalıcı bir görev olarak verilmiştir. Diyakozluk görevinde erkekler artık papaz ve piskoposa sadece törensel hizmetlerde yardımcı olmamakta; ayrıca sıklıkla eğitimsel programlara ve gençlik gruplarına başkanlık etmekte, hastane ziyareti ve misyonerlik faaliyeti gerçekleştirmekte ve sosyal kalkınmaya yönelik projeler geliştirmektedir. Bu durumlarda diyakozlar mutlaka uzman Tanrıbilim üniversitelerinden değil, direk olarak yerel Kilise topluluğundan seçilmektedir. Kilise’nin papazlar için geçerli olan evlilik kuralı aynı şekilde diyakozlar için de geçerlidir.
Kilise içinde temel atanmışlık görevlerini yerine getiren papazlar, piskoposlar ve diyakozlar dışında Ortodoks gelenekte, diyakoz yardımcılığı ve okuyuculuk görevlerine ilişkin özel kutsamalar da yapılır. Erken dönem Kilisesi’nde şeytan kovucu, kapı gözetleyicisi, bayan diyakozlar ve din adamı olmayan vaizler gibi diğer Kilise görevlerine yönelik özel dualar ve kutsamalar da mevcuttu; din adamı olmayan vaizler günümüzde bazı kiliselerde işlevini sürdürmektedir. Artık pek çok kilisede topluluk konseyinin üyeleri, din dersi verenler, koro görevlileri ve çeşitli düzenleme ve proje başkanları gibi din adamı olmayan çalışanların kutsanmasına ve göreve getirilmesine yönelik özel törenler yapılmaktadır.
Kaynak: oca.org http://oca.org/orthodoxy/the-orthodox-faith/worship/the-sacraments/holy-orders
Çeviren: Theophilos