Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

PAZARIN SESİ

 

ELÇİLERİN MEKTUPLARINDAN OKUMA ÜZERİNE VAAZ

LUKAS’IN 12. HAFTASI

20/01/2019 

 

4. LUKA PAZARI 14.10.2018
(Pavlus’tan Titus’a Mektup 3: 8-15)

(2 KORİNTLİLERE 4:6-15)

 

 

Kilisemizde bugün okuduğumuz Elçilerin Mektuplarından alınan pasajda, Elçi Pavlus diğer konularla birlikte onu hiç bir zaman yıpratamayan üzüntü ve zulümlerini anlatıyor. Acı çekme sorunu hepimiz için çok önemlidir. Hayatında dertlerle karşılaşmayan biri var mı ki? İsa Mesihimiz bizi bu acılara şu sözleriyle hazırlamıştır: «Dünyada sıkıntınız olacak» (Yuhanna 16:33). Pavlus da Kilise üyelerilerini şöyle hazırlıyordu: «Tanrı’nın Egemenliği’ne, birçok sıkıntıdan geçerek gireceğiz.» (Elçilerin İşleri 14:22). Bu evrensel bir yasadır, hepimiz zorluklarla karşılaşıyoruz. İnsanların en iyileri ve azizlerin kendileri bile sefalet yaşıyorlardı. Hatta Rabbimizin Kutsal Annesi, O'nun çarmıhta acı çeken Oğlu ve Tanrısı olana baktığında iki ucu keskin bir kılıç kalbini delmiş gibi acı çekti.
Bu, kırk günlük Kutsal Bebek'i Kudüs Tapınağına getirdiğinde aziz Simon'un uyardığı şeydi (bkz. Luka 2:35). Bilmeliyiz ki yaşadığımız sürece büyük ve küçük üzüntülerimiz olacak, herkesin gücüyle orantılı olarak.

                                                                                                             

Her birimizin sadece karşılaştığımız her türlü acıya katlanmayı öğrenmesi gerekiyor. Ciddi bir hastalığa yakalandığımızda sadece "neden bu benim başıma geldi?" sorusunu sormak durumumuzu iyileştirmeye yardımcı olmayacaktır. Dünya çok acı çekiyor ve küçük ya da büyük bir şeyin benim başıma gelmesi doğal değil midir? Aziz Porfirios Kavsokalivit ve aziz Athoslu Paisios gibi çağımızdaki azizlerin ne kadar çok illeti vardı? Birçok diğer azizlerde de öyle. Onlara bu oluyorsa, hastalıkların bizim de başımıza gelmesinde şaşılacak ne var ki?

 

Ulusların büyük Elçisi Pavlus'un zorluklarını nasıl aştığını dinleyelim ki onu örnek alalım. Bugün onun şu sözleri söylediğini duyduk:

* «Her yönden sıkıştırılmışız, ama ezilmiş değiliz.» (2 Korintlilere 4:8). Bu ayetteki iki Yunanca fiil “sıkıştırılmak” ve “ezilmek”, ilk bakışta aynı anlama geliyor. Fakat Pederlerin yorumlarına göre, Pavlus burada önemli bir ayırım yapıyor. Sıkıntı dış etkenlerden gelir: önemli bir şeyi kaybettiğimizde, düşmanlardan, nefretten, haksızlıklardan, hakaretlerden ve daha fazlasından saldırıya uğrarız, bunun gibi, sadece düşmanlardan değil, aynı zamanda arkadaşlarımızdan, hatta ailemizden de. Bütün bunlar başkalarının hareketi ile olur. Ancak, bu imtihanların bizi ele geçirip onlara teslim olduğumuzda, yaşadığımız ezilmişlik kendi eserimizdir. Bu, uyanık olmamız gereken kritik bir andır.  Ve tam olarak burada Pavlus başarılı olmuştur.  Dertlerle öyle mücadele etti ki, onlar ona acı ve elem vermiyordu.  Sadece üzülmemekle kalmadı, tam tersine neşeliydi. Roma cezaevinden, Koloselilere aşağıdaki şaşırtıcı sözleri yazıyor: «Sizin için acı çektiğime şimdi seviniyorum.» (Koloseliler 1:24).

 

* «Şaşırmışız, ama çaresiz değiliz», Elçi Pavlus mektubunda bu sözleri ekliyor (2 Korintlilere 4:8). Başka bir deyişle, bazen çıkmaza düşüyoruz, fakat ümitsizliğe kapılmıyoruz. Üstesinden gelmek ve zorluklardan kurtulmak için başka yollar bulmaya çalışıyoruz. Kutsal Ruh'un ilhamıyla karşılaştığımız bütün dertler için doğru mücadele yolunu bulabiliriz.

 

* «Kovalanıyoruz, ama terk edilmiş değiliz» (2 Korintlilere 4:9).
Elçi Pavlus'un maruz kaldığı zulümler, nerede olursa olsun, sık sık yapıldı.
Onu sopalarla dövdüler, taşladılar, mahkemelere sürüklediler, zindana attılar... Ancak o, hiçbir zaman cesaretini kaybetmedi. Her zaman yanında kendisini destekleyen ve güçlendiren Mesih'i hissetti; örneğin
daha önce maruz kaldığı dayaklar nedeniyle yaralanmış olduğu Filipi'deki zindanda, dua ediyordu ve yoldaşı Silas ile Tanrı'yı övüyordu! Bazen Tanrı, umudunu O'na bağlayan insanları korumak için mucizeler bile gerçekleştirir.  Tanrı'nın, Pavlus ve Silas'ı o gece Filipi'deki cezaevinden kurtarması bir mucize değil miydi?
Bu iki Elçi Tanrı'ya övgüde bulunduğunda, güçlü bir deprem oldu, hapishane kapıları kendileri açıldılar ve tüm mahkumların zincirleri düştü. (bkz. Elçilerin İşleri 16:5–26).

 

* «Yere yıkılmışız, ama yok olmuş değiliz» (2 Korintlilere 4:9).
Burada Pavlus, her biri rakibinin düşmesi ve yere dokunması için onu yatırmaya çalışan güreşçilerin örneğini kullanır. Elçi diyor ki biz düşüyoruz ama direniyoruz ve mücadelede mağlup olmuyoruz.


Elçi Pavlus, düşmanlıklar, zulüm, adaletsizlik, hastalıklar ve diğer nedenlerden dolayı, yaşamımız için gerekli olan şeylerin eksikliğinden kaynaklanan her türlü acıya nasıl dayanabileceğimiz konusunda bize bir örnek olsun.
Sürekli çaba ile son zafer noktasına kadar mücadele ile; sabır ve ciddi bir dua ile Yüce Rabbimiz'e iman ettiğimiz cesaret ve inançla bu yaşamdaki tüm üzücü olaylarla yüzleşelim. Aynı zamanda da, Tanrı dayanabileceğimizden fazla acı çekmemize müsaade etmeyecek fakat «Dayanabilmeniz için denemeyle birlikte çıkış yolunu da sağlayacaktır» (bkz. 1 Korintlilere 10:13).

 

 

  

 

SAYFA BAŞINA DÖN