Aşşağıdaki makale ikonaların tarihi ile ilgilidir. Bazı çevreler
ikonaların ilk Hristiyanlıktan çok çok sonra Ortodoks Kilise'si
tarafından Hristiyan inancı içerisinde yer buldurulmaya
çalışılan bir sapkınlık olduğunu savunurlar fakat okuyacağınız
metinde de görüldüğü üzre ilk Kilise döneminde ilk ikona İncil
yazarlarından ve Elçilerin İşleri bölümünü yazan Aziz Luka
tarafından yapılmıştır. Sanırım Tanrı'nın Söz'ünü yazmak üzere
görevlendirilmiş ve tüm yaşamını Mesih'e adamış bir Aziz sapkın
olarak nitelendirilemez! Metni sonuna kadar okumanızı tavsiye
ediyorum.
Bize sunduğu herşey için RAB'bimize
yücelik olsun.
Panagia Soumela İkonasının Mucizevi
Tarihi
Kutsal Sümela Manastırı, eski tarihte
Trabzon'da yüksek kayalıklarda kurulmuş olup, Dünya'nın en eski
ve en önemli tarihi manastırlardan biri olma özelliğini taşır.
Manastır ismini, üzerinde kurulmuş olduğu dağın, tarihteki ismi
olan Mela'dan almıştır. Yunancada Stou mela Mela'da anlamını
taşımaktadır. Fakat bölgede halen daha konuşulmakta olan kökeni
binlerce yıla dayanan Karadeniz'e özgü Rumca Lehçede bu isim
Sou-mela'dır. Yani Modern Yunancada "Stou-mela" iken, Bölgede
halen konuşulan Rumca lehçede "Sou-mela" olarak geçer. Bundan
dolayı bugün hala bu yere Sümela denilmektedir.
Bu dağın zirvesinde kurulmuş olan bu
muhteşem manastırda, tarihte çok önemli bir yer tutan, mucizeler
yaptığına inanılan ve Hıristiyanlar için son derece önemli ve
kutsal sayılan bir ikona muhafaza edilmiştir. Hıristiyan
dünyasında çok önem taşıyan bu ikonaya bugün, Hıristiyanlar
tarafından "Panagia Soumela" ikonası adı verilmektedir. Bu
kutsal, görkemli ve mucizevî ikona İncil yazarlarından biri olan
Aziz Luka tarafından çizilmiştir. Bilindiği gibi Aziz Luka büyük
bir doktor, tarihçi ve Panagia Soumela ikonası gibi çizmiş
olduğu daha birçok ikonalarla birlikte kilise tarihinde büyük
bir ikonist olma ününe sahiptir. Yaygın bir inanışa ve birçok
kaynağa göre, Aziz Luka bu ikonayı her gittiği yere beraberinde
götürmüş ve Kutsal Meryem Ana onu bu nedenle mutlu kılıp, Aziz
Luka'nın yaptığı her işi kutsamıştır. Öte yandan Sümela
İkonası'nın tarihi, çok ilginç olmasının yanı sıra, çok
enteresan ve dramatik olaylarla doludur. İncil yazarı olan Aziz
Luka'nın çizdiği bu ikona, en değerli üç mucizevî ikonasıdan
biri olarak kabul edilir. Bunun gerçekliği ve tarihi,
imparatorluk kayıtlarının yanı sıra Patrikhane belgeleriyle de
doğrulanmaktadır. Yukarıda da belirtmiş olduğumuz gibi, Aziz
Luka tüm seyahatlerinde yanına bu çizmiş olduğu ikonayı
taşımıştır. Aziz Luka'nın MS 84 yılında zeytin ağacı üzerinde
haça gerilip öldürülmesi üzerine, onun güvenilir öğrencisi olan
Ananias, ikonayı alıp Atina'ya götürmüştür. Tarihi kayıtlara
göre İkona'nın yapmış olduğu sayısız mucizelerden dolayı, tüm
Hıristiyan dünyasında büyük bir üne kavuşur ve Thebes'de Atina
yakınlarında O'na adanmış bir kilise inşa edilir ve bu mucizevî
ikona oraya konulur. Daha sonra 4. yüzyılda genç bir rahip olan
Basil, Kutsal Ayin'i yaparken Kutsal Bakire Meryem Ana ona bir
anda görünür. Meryem Ana ona ve yeğeni Sotirichos'a hayatları
boyunca onlarla birlikte kalacağına söz vererek, onlardan keşiş
olmaları için hazırlık yapmalarını ve Panagia Soumela
İkona'sının o zamanlarda bulunduğu Thebes'deki kilisenin
manastırına gitmelerini ister. Böylece Aziz Luka tarafından
çizilmiş olan Mucizevî Panagia Soumela İkonası'nın bulunduğu
kiliseye giderler ve kiliseye girdiklerinde ikonaya doğru
yürürler ve ikonayla karşılaştıkları an onun önünde yüzükoyun
yere kapanırlar. Çok büyük bir hürmetle Mucizevî ikonayı öperek,
önünde diz çöküp başlarını eğerek alçakgönüllülükle dualar edip
Mucizevi Panagia Soumela İkonası önünde Meryem anadan hayatları
boyunca onlara yol göstermesini dilerler. Dua ettikleri sırada
Kilise'nin içi, ilahi söyleyen meleklerle dolar ve ikonadan bir
anda gelen tatlı bir ses, Basil ve Sotirichos'a hayatları
boyunca onlara eşlik edeceğini ve yol göstereceğini söyler.
Bundan hemen sonra ikona, bulunduğu yerden iki melek tarafından
kaldırılarak, açık olan bir pencereden bulunduğu bu kiliseden
ilahiler eşliğinde çıkar. Bu arada ikona, Karadeniz'in
Kuzeydoğusunda bulunan Trapezunta'nın ( Şimdiki Trabzon)
yaklaşık 45 Km güneyinde yer alan Mela Dağı'na mucizevî bir
şekilde kendi kendine gider. Bir takım kaynakları incelediğimiz
zaman, bu ikonanın oraya uçarak melekler eşliğinde gittiği
söylenir. Bu iki keşiş kilisede gördükleri karşısında büyük bir
şaşkınlığa uğrarlar ve melekler eşliğinde pencereden çıkan
ikonanın nereye gittiğini merak ederek, büyük bir heyecana
kapılırlar. Bu olup bitenlerden sonra kilisede dua ettikleri
sırada Meryem Ana onlara bir anda görünür ve onlardan,
kendisinin onlara göstereceği yolu takip etmelerini ve
Karadeniz'in Kuzeydoğusunda yer alan Trapezunta'nın Güneyinde
kalan Mela Dağı'na gitmelerini ister. Bir rivayete göre Meryem
Ana onlara her gece rüyalarında görünerek, onlara takip etmeleri
gereken yolu göstermiştir.
Daha sonraları Basil olan "Barnabas" ve yeğeni Sotirichos da
"Sophronios" olarak adlandırılırlar. Tarihi kayıtlara göre bu
iki keşiş Athos dağı, Latmos ve Papikon'dan Efes'e vararak,
buradan bindikleri bir tekneyle Trabzon'a varmışlardır. Barnabas
ve Sophronios, Trabzon'a vardıkları zaman Mela Dağı'nın
bulunduğu yeri aramaya başlarlar. Sümela ikonasını ararlarken,
sonunda mola verdikleri bir yerde karşılaştıkları yerli bir
çiftçi, onlara Mela Dağı'nı gösterir. Mela Dağı'nın etrafında
dolaşmaya başlayan keşişler, rivayete göre bir gün sonra dağa
doğru akan nehri takip ederek dağın zirvesine yakın bir yerde
uyurlar. Sabah uyandıklarında, kendilerini yine bu dağın
zirvesine biraz yakın bir kuru mağarada bulurlar. İkonayı dağın
her yerinde olduğu gibi orada da aramak için girdiklerinde bir
anda düz bir çıkıntının üzerinde ışıldayan bir şekilde Panagia
Soumela İkonası'nı karşılarında bulurlar. Hiçbir yaşam kaynağı
olmayan bu yerde, Mela Dağı'nın o dik ve sarp yokuşunda, tüm
hayat zorluklarına rağmen sevinç içinde yaşamaya başladılar.
Çünkü onlar Kutsal ve mucizevî Panagia Sümela ikonası
aracılığıyla Tanrı'ya sonsuz bir güvenle bağlanmışlardı ve
onların oraya gitmesini isteyen Kutsal Bakire Meryem'in, onlara
söz vermiş olduğu gibi, kendilerine her zaman yardım edeceğinden
hiç kuşkuları yoktu.
Günlerden bir gün onlara yiyecek yüklü
bir eşek görünür ve hatta eşeğin üzerinde, bulundukları yerin
yakınında bulunan Vazelon Manastırı'nın baş keşişi tarafından
yazılan bir mektup bulunur. Mektupta Kutsal Meryem Ana'nın bu
baş keşişe göründüğü ve ondan, onlara yemek göndermesini
istediği yazar.
Burada kendileri için küçük hücre
odaları inşa edip, ikonanın bulunduğu mağarayı şapele (küçük
kiliseye) çevirdiler. Manastır yapılan çalışmalarla daha sonra
büyütülür ve Yunanca Theotokos'a yani "Mesih'in" annesi Meryem
Ana'ya adanır. Bundan dolayı oraya bugün Sümela Manastırı'nın
yanı sıra Meryem Ana Manastırı da denilmektedir. Manastırın
inşaatı tamamlandıktan sonra MS 386 yılında, Trabzon'un
Başpiskopos'u tarafından törenler ve dualar eşliğinde açılışı
yapılır. Bizans döneminde bu manastır, aynı zamanda özel bir
eğitim yeri olma özelliğini taşımıştır ve tarihte çok önemli,
birçok Bizans ve Batılı kralların, bu görkemli manastırda,
Panagia Sümela İkona'sının önünde taç giydirildikleri de
söylenir.
Kısa zamanda keşişlerin Mela Dağındaki
hayatları ve de mucizevî ikonanın ünü hızla yayılır ve manastırı
Dünya'nın her yerinden gelen sayısız Hıristiyan müminler o
dönemde ziyaret etmeye başlar. Aynı zamanda birçok yerden gelen
insanlar orada ilahiyat eğitimi alarak keşiş oluyorlardı. Bu ve
bunun gibi bazı olaylar bize bu manastırın aynı zamanda bir
ilahiyat okulu olarak da kullanıldığı izlemini vermektedir.
Sümela Manastırı da Bizans İmparatorlarının çok önem verdikleri
bir yer olmakla birlikte, imparatorların da büyük bir beğenisini
kazanmıştır. Aziz Luka tarafından çizilen bu Mucizevî ikona,
Mela Dağı'na kurulmuş olan bu manastıra büyük bir önem
kazandırmıştır ve aynı zamanda manastırda yapılan işlerin
başarıları her yerde konuşulmakla birlikte, bunlarla zaman zaman
tarih sahnesinde karşılaşmak mümkündür. Bu Manastır, kurulduğu
tarihten itibaren bölgesinin en önemli manastırı olma özelliğini
de taşımıştır. Fakat manastır tarihte yaşadığı saldırılar ve tüm
olumsuz olaylardan sonra cumhuriyet döneminde,1923'de ortaya
çıkan nüfus mübadelesi sonucunda ve bir takım sebeplerden ötürü
içinde yaşayan keşişler gözyaşları ve keder içinde manastırı
terk etmek zorunda kalırlar. Bu olay manastırın kuruluşundan
beri yaşanılan en acı olaylardan biridir. Bu şekilde manastırda,
dini etkinlikler, keşişlerin oradan ayrılmasından sonra, sona
ermiştir. Ne acı ve kederlidir ki, Panagia Sümela ikonasının
mucizevî bir şekilde geldiği ve kendine ev olarak seçtiği
efsanevi ve birçok mucizenin yaşandığı o manastır; keşişler
tarafından zorunlu olarak terk edilmiştir. Nitekim bu yer tüm
Hıristiyanlar tarafından bugün dahi kutsal sayılır ve her gün
binlerce kişi tarafından ziyaret edilir.
15 Ağustos 1952 yılında Veriya'da,
Vermion dağında yaptırılan yeni manastıra Sümela Manastırı adı
verilmiş olup, Atina'da ki Benaki müzesinde 20 yıl boyunca
saklanan Mucizevî Sümela İkonasını da bu yeni Manastıra
yerleştirmişlerdir. 1952'den günümüze dek her yıl milyonlarca
insan bu kiliseye giderek Mucizevî Sümela İkonası'nı ziyaret
etmektedir.
2010 yılından
itibaren 15 ağustos’ta, her yıl Patrik Hazretleri tarafından
özel bir izinle Sümala Manastırında ayinler düzenlenmektedir.
Ayrıca
bakınız: SÜMELA
MANASTIRI
|