Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE’DEKİHİRİSTİYAN MABETLERİ

 

RAŞ ŞAMRA TABLETLERİ

TANRI NEDEN ÖLDÜRMEYİ BUYURSUN?

Kaynak: Kutsal Kitap ve arkeoloji-facebook

 

 



Kutsal Kitabı okurken insanların anlamakta en fazla güçlük çektiği şeylerden biri Kenan’da ki katliamlar. İnsan kendisine hemen sorar: Tanrı iyise nasıl masum insanların katledilmesini onaylayabilir? Üstelik, “Kadın erkek, genç yaşlı, küçük ve büyük baş hayvanlardan eşeklere dek, kentte ne kadar canlı varsa, hepsini kılıçtan geçirin” veya “nefes alan bir şey bırakmayın” gibi ifadeler! Devam etmeden önce şunu belirtmek lazım ki bu ifadeler antik çağda kullanılan genel deyimlerdir. Örneğin Türkçe’de spor müsbakalarında kullanılan “sizi silip süpüreceğiz” ifadesi gibi. Kastedilen şey karşı tarafı “katletmek” veya “paspas ile süpürmek” değildir elbette. Kastedilen karşı tarafı yenmek. Aynı şekilde bu Eski Ahit deyimlerinde kastedilen şey kentleri (kaleleri/suriçlerini) yerle bir etmek ve İsrailli askerlere direnen veya karşı çıkanları öldürmek (yoksa soykırım işleyip her canlıyı öldürmek değil).

Deyimler bir yana, asıl soruya dönelim: Tanrı nasıl savaşı veya katletmeyi buyurabilir? Öncelikle şunu belirtmek lazım ki Israil vaat edilen toprağa girdiğinde bu halklarla zaten savaş içindeydi. Henüz halk çöldeyken bir çok Kenan krallığı onlara karşı zaten savaş ilan etmişti (bkz. Çıkış 17:8, Çöl. Say. 21:21-32; Yas Tek. 2:26, 3:1). Ayrıca Tanrı bu katletme buyruklarını bir cihat olarak (yani dini yaydırmak için) veya tüm Kenanlıları öldürmek (soykırım) için vermiyor. Nasıl tufan gibi doğal afetler insanlık kötülüklerinin son bulması için kullanıldıysa, diyarda ki kotülüklerin son bulması için bu kez Israil oğullarını bir adalet aracı olarak kullanmayı seçiyor. Özellikle İsrail toplumunu
kullanıyor ki bu olaylar kendilerine ibret olsun ve Kenanlıların işlediği günahlara düşmesinler.

Kenan’da ki kötülük merkezleri şehirlerdi, daha spesifik olmak gerekirse iç kaleler veya suriçleri. Sur dışında ki yerleşimler hedef tahtasında değildi. Kale içi veya sur içi dediğimiz yerler kralların oturduğu, ilahlara kurbanlar sunulduğu, tapınakların her tür cinsel ahlaksızlığa açık olduğu merkezlerdi. Ama ne tür kurbanlar veya ahlaksızlıklardan bahsediyoruz?

İşte Raş Şamra tabletlerinin önemi burada ortaya çıkıyor. 2.Dünya savaşından sonra Ugarit (Suriye’de) keşfedilen bu M.Ö. 14.-13. yy tabletleri Kenan dini ve vahşetlerini ortaya koymaktadır. Mesela:

(1) Molek adındaki ilaha bebekleri yakmalık kurban sunusu olarak diri diri yakmaları (Levililer 18:21, Yas. Tek. 12:31, 2 Krallar 21:2-6);

(2) İlahlara sunulan bazı kurbanlarda “çocuğu 7 kez süt’ün içinde” haşlamaları (bkz. Çıkış 23:19);

(3) Baal tanrısı’nın yağmurlarını tetiklemek için rahiplerin ineklerle ve kendi öz kızkardeşleriyle cinsel ilişkiye girmeleri (Bunu yaparken Baal ve Anat hikayesini canlandırıyorlardı: Baal inek şeklini alan kızkardeşi Anat ile cinsel ilişkiye girer ve böylece “toprağa bereket” getirecek çocukları ortaya çıkar);

(4) Bu toplumlarda havyanlarla cinsel ilişkiler son derece normal bir şey olarak karşılanması (Örneğin, Hititlerin cinsellik ile ilgili yasaları içeren Boğazköy tabletleri domuz, kopek, ve benzeri hayvanlarla ilişkiye girmeyi yasaklıyor fakat atlarla ve katırlarla serbest kılıyor).

Yani bu toplumların insanları masum değillerdi çünkü işlenen vahşetler günümüz standartlarıyla adeta insanlığa karşı işlenen suçlar kategorisine girmekteydi. Bu durumda hangisi daha büyük kötülük olurdu? Tanrı’nın müdahele etmesi mi? Seyirci kalması mı? Tanrı İbrahim'in döneminden itibaren Kenanlıların tövbe etmeleri için 600 senelik bir zaman tanıyor (bkz. Yaratılış 15:15). Kenanlılarda bir değişim olmayınca Tanrı müdahale etmeyi seçiyor. Böylece Kenanlılar üzerinde yargı yağdırıyor ve İsrail halkı Kenan topraklarını fethediyor.

 

28-2-2014 tarihinde yazéldé.

28-2-2014 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN