“Kavala’yı önemli bir şehir haline getiren diğer bir özellikse, Avrupa’da Hristiyanlığın başlangıç noktası olmasıdır. Havari Pavlos, M.S 49 yılında, İncil’in vaazını Avrupa’ya yaymak üzere buraya gelmiştir.”
Bu, batı dünyasının ruhani geleceği açısından oldukça önemli bir olay olmuştur. Filippili Lydia’nın vaftiz edilmesiyle birlikte, Avrupa’daki ilk Hristiyan topluluğu oluşmaya başlar.
Kavala civarında; Nea Karnavali Kilisesi’nde Aziz Grigorios Theologos’un aziz naaşı, Polistilo’da Beş Aziz Şehit’in (Efstratios, Afksendios, Mardarios, Evgenios ve Orestis) naaşları ziyaret edilebilir.
Paggeo Dağı civarında bulunan pek çok manastır, bölgeyi mistik ve çekici bir ziyaret alanı haline getirmektedir. Bu manastırların isimleri şu şekildedir:
- İkosifinissa Manastırı
- Aziz Pandeleimonas Manastırı
- Panagia Pangeotissa Manastırı
- Agios Dimitrios Manastırı
- Aksion Esti Manastırı
- Thia Analipsi ManastırıBu manastırlar dışında; Thasos Adası’nda Başmelek Mihail Manastırı, Kavala’nın dışındaki çam ağaçlarıyla çevrili tepelerden birinde Aziz Apostolos Sila Manastırı bulunmaktadır.
Görkemli dış cephesi ve Agion Oros rahipleri tarafından yapılmış Rönesans ikonalarıyla süslenmiş, Kavala’nın koruyucu azizi olan Aziz Pavlos Katedrali görülmeye değerdir.
Agios Nikolaos Kilisesi ve hemen arkasında Avrupa’ya ilk ayak bastığı noktada Aziz Pavlos anıtı bulunmaktadır.
Agios Yoannis Kilisesi, 1867 yılında surların dışına inşa edilmiş ilk kilisedir. Buradaki İlyas Peygamber figürü, kayanın üzerine yapılmıştır.
Avrupa’nın ilk Hristiyanı: Fillippili Agia Lydia
Havari Pavlos, Turuva’ya geldiği zaman karşıdaki Avrupa topraklarına bakmış ve kendini ikilem içinde bulmuştur. Pavlos, Hristiyanlığı orada ilan edip etmeme ikilemi içinde kalmıştır. Gördüğü rüyada; bir Makedonyalının kendisini çağırdığını ve yine kendisine: “Makedonya’ya geç ve bize yardım et.” dediğini görmüştür. Bu rüya sonucunda kesin kararını vererek; Neapoli’ye yani bugünkü Kavala’ya gelmiş ve oradan da Filippi şehrine geçmiştir.
Fillippi’de, Zigakti Nehri yakınlarında kadınlara rastlamış ve onlara İsa hakkında vaaz vermiştir. Kadınlar arasında, Eski Ahit’in tek Tanrılığını benimsemiş, bir erguvan satıcısı olan Lydia’da bulunmaktaydı. Lydia, Havari Pavlos’un İsa hakkındaki vaazını dinledikten sonra hemen yeni inancı benimsemiş ve nehrin sularında vaftiz olmuştur.
Böylelikle, sadece Yunanistan’ın değil Avrupa’nın ilk kilisesinin, ilk üyesi olmuştur. Zigakti Nehri yatağında Azize anısına bir tapınak- vaftizhane inşa edilmiştir. Bu kilise, ilk Hristiyanlık döneminin birçok unsurlarını taşıyan çağdaş bir anıt niteliğindedir.
Agia Lydia’nın isim günü Ortodoks Hristiyanlarca her yıl, 20 Mayıs’ta kutlanır.
Kilise, ön avlu ve iç kısma ayrılmaktadır. Dış mekânda vaftizin ön hazırlık çalışmaları, ilmihal ve inancın kabulü yapılır. İç mekân veya aydınlatma yerindeyse; haç şeklinde, basamaklı ve mermerden vaftiz kabı vardır.
Kilisenin içinde, tabanda yer alan mozaiklerden yapılmış kent haritası, tavandaki İsa ve meleklerin ikonası gerçekten çok etkileyiciydi. Kilisenin dışı da; insana verdiği huzurla, içi kadar insanı etkilemeyi başarıyor.
Kilisenin içini gezerken; Meryem Anne’nin bebek İsa’yı sevgiyle öpüşünü gösteren ikona, gördüğüm anda beni etkiledi. O öpüşte, Meryem Anne’nin ve Tanrı’nın “çocukları”na olan koşulsuz sevgisini, insan ruhunda ve kalbinde hissedebiliyor. En azından ben bu şekilde hissettim.
Yunanistan sokaklarında sıkça, tepesinde haç olan küçük yapılar görüyorsunuz. Bu küçük evciklerin içinde genellikle mumlar ve ikonalar var.
Onların ne olduğunu ve ne amaçlı kullanıldığını arkadaşıma sorduğumda, aldığım cevap şöyle oldu: Bu yapılar, ölenlerin anısına yakınları tarafından yapılırmış. İnsanlar, ölmüş sevdikleri için dua edip, bu yapıların içinde kandil yakarlarmış.
İçe doğru ruhsal bir yolculuk ve kutsal bir ziyaret için Kavala’nın manastırlarını ve kiliselerini gezmenin, insana farklı bir deneyim katacağı kesindir.
Yazı ve Fotoğraflar: Figen Karaaslan