Öz Ortodoksluk doktrinleri ve emanetleri

DÜNYADAKİ VE  TÜRKİYE’DEKİ HİRİSTİYAN MABETLERİ & AZİZLERİN HAYAT HIKAYELERI

 

ANKARA’DAKİ  KİLİSE KALINTILARI -

AZİZ KLEMENS ANKARA PİSKOPUSU

 

 

Roma İmparatorluğu M.S. 395'te ikiye ayrılınca Ankara, Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde kaldı. Kent 4. yüzyılın sonlarına kadar imparatorluğun "Galatia Prima" denilen eyaletinin merkeziydi. Kentte, kalenin güneybatısında olduğu sanılan "meclis binası" (bouleterian), Çankırıkapı civarında "agora", "amfitiyatro", "Asklepion", "gymnasium", "hipodrom", ve "Zeus tapınakları" gibi Romalılardan kalan ve Pers saldırılarında yıkılan binaların onarılarak kullanıldığı bilinen bu yapıların, bugün hiçbiri ayakta değildir.

Hacé Bayram tepesinden Bendderesi ve Ankara kalesi (2005, A.E.)

M.S. 303'den itibaren Diocletianus, Maximianus ve Galerius dönemlerinde Roma İmparatorluğu'nun her yerinde olduğu gibi Ankara'da da Hristiyanlar takip ediliyorlardı. M.S. 313'de İmparator Liciniu, yayınladığı bir fermanla hristiyanlığı serbest bırakır ve böylece hrıstiyanlık, meşru bir din haline gelir. Bu dönemde Ankara'nın en büyük azizi Martir (şehit) Platon adında bir kişidir. Ankara'nın diğer büyük azizi de Saint (aziz) Clementios (Klemens)'dur.

Ankara'lı olan Aziz Clemens, İmparator Diocletuanus zamanında işkenceler görerek Cryptus denilen bir yerde idam edilmiştir. Cryptus, mahzen veya mağara anlamına gelmektedir. Aziz Klemens'le beraber yandaşı Agathangelos idam edilerek derin bir mezara gömülmüş, sonra yanına bir kilise yapılmıştır.

Hacé Bayram tepesinden - Bendderesi ve Ankara - kalesi (2005, A.E.)
 
Augustus Mabedi gravürü, - (W. Taylor, Kültür Bakanléğé)
 

İşte bugün çok az kalıntısı kalan St. Clemens Kilisesi,  bu aziz adına yapılmıştır. Cryptus denilen yerde St. Clemens adına yapılan kilise daha sonra camiye çevrilerek Yeğenbey Camii olarak 20. yüzyıl başlarına kadar gelebilmiştir.

4.     yüzyılda Ankara şehri idari taksimat olarak Galatia Prima denilen eyaletin başkentiydi. Consularis unvanlı vali, kenti yerli bir senatoyla birlikte yönetiyordu. Bu dönemde hristiyanlık serbest olduğundan Kudüs'e giden hacılar, Ankara'dan geçiyorlardı. Roma İmparatorluğunun sonlarına doğru hristiyanlık güçlenince, Ankara'da da ortaya çıkmıştır. Kaynaklardan Ankara'nın tarihte zaman zaman açlık ve kıtlık çektiği, bunun en büyüğünün Aurelianus (270-275) zamanında olduğu bilinmektedir. 

Hristiyanlığın serbest bırakıldığı ilk yıllarda Ankara, önemli bir merkez olduğundan 314 yılında Ankara Piskopos'u Marcellus başkanlığında bir dini toplantı (synod) yapılmıştır. 4.yy.'ın ortalarında Antakya'lı Libanios adlı bir yazar, Ankara üzerine yazdığı mektuplarında halkının asil, öğrenmeye meraklı insanlar olduğunu söylemektedir.

5. yüzyılda oldukça harap bir halde bulunan Ankara'da kamu binaları ve surlar yıkılmıştır. İoannes adında hristiyan bir kişinin kentte gymnasium, saray ve su yollarını yaptırdığı 4.yy,'a ait kitabeden anlaşılmaktadır. Buradan kentte önemli yapılar arasında gymnasium ile saray ve kente getirilen su tesislerinin olduğu anlaşılmaktadır. Ankara Kalesi'nin bir çok yerinde kullanılmış, ortası yuvarlak delikli taşlar, su tesisatının taştan yontulmuş künkleridir. Antik çağda kentte büyük bir su tesisinin bulunduğu ancak Bizanslılar zamanında tamamen tahrip edildiği ve malzemesi de kalede ve diğer yapılarda kullanıldığı ortaya çıkmaktadır.

Kent, Bizans İmparatorluğunun ileri yıllarında büyük bir dini merkez durumuna girerek Galatia Başpiskoposluğunun merkezi durumuna gelmiştir. Mezhep kavgaları yüzünden kentin evlerinin kısmen yakıldığı bilinmektedir. M.S. 452'de Ankara'da kıtlık olmuş, 5.yy.'da İustinianos'un Ankara dolaylarında bir yol yaptırdığı, batı yönünde Sykeon köyü yakınında bir de köprü inşa ettirdiği bilinmektedir. M.S. 542'de ise Ankara ve çevresinde büyük bir veba salgını görülmüştür.

M.S. 615'te Anadolu'yu geçerek Kadıköy'e kadar gelen Sasanilerin Ankara'yı talan ettiği, 622'de Ankara'nın resmen işgal edilmiş olduğu, büyük bir tahribata uğradığı ve yakıldığı bilinmektedir.

Bundan sonra Ankara tamamen Kale içine çekilmiş, iki kat surlarla çevrili tepenin içinde yaşadığından, kaleyi güçlendirmek için daha önceki dönemlere ait bütün binaları yıkarak, bunların malzemelerini kullanmışlardır. 7. yüzyıldan sonra Sasani tehlikesi kalkmıştır. Ankara, Comitetenses unvanlı askeri komutanın bulunduğu büyük bir kumandanlık merkezi olmuştur.

Ankara, M.S. 654 yılında bir süre Müslüman Arapların eline geçmiş, M.S.776 ve 797 yıllarında Müslüman Araplar hücuma geçmiş fakat kenti alamamışlardır. 8. yüzyılda Ankara, yarı sivil, yarı askeri eyalet olan Boukkalarion'un merkezi durumundadır.168 833 ve 842 yıllarında Abbasi halifesi Mutasım ve Türk asıllı komutan Afşin, Ankara'yı almıştır. Ankara Kalesi, 859'da İmparator 3. Michael tarafından onarılmış ve ihya olmuştur. 871'de Pavlikian denilen bir hristiyan mezhebi taraftarları Ankara'yı ele geçirmiş, daha sonra İmparator Basileios (867-886) bunları M.S. 872'de püskürterek kenti geri almıştır. 1071 Malazgirt zaferinden sonra kent, Selçukluların eline geçmiştir. 1073'te o sıralarda henüz kumandan, sonraları İmparator olan Aleksios Komnenos (1081-1118) Ankara, Kalesi'ne ka­panmış olan kardeşi Isaak ile burada buluşmuştur. 1081-1090 yılları arasında Ankara Müslüman Türklerin idaresindedir. 1101 tarihinde Raymond de Toulouse idaresinde Haçlı ordu­su, Ankara'da bulunan ikiyüz kişilik askeri Türk garnizonunu kılıçtan geçirerek Ankara'yı almış ve Bizans İmparatoru'na he­diye etmişlerdir. Ankara çevresindeki topraklar Türkler tarafın­dan alındığından, 1127'den önce Türkler Ankara'yı yeniden ele geçirmişlerdir. Bunun arkasından da Türk imarı başlamış ve çeşitli binalar yapılmıştır. Bizans dönemi Ankara'sı böylece burada sona ermiştir.

   
Ankara Kalesi Hisar Kapı. - (2005, A.E.)

 

M.S. 362-364 yıllarında Ankaraya Vali olan ve şehrin kurucusu da denilen Maximus adındaki bir kişi, kentte birçok imar faaliyetinde bulunmuş, büyük bir anıtsal çeşme (nymphaeum) yaptırmıştır. 4.yüzyıl ortalarında Augustus Tapınağı kiliseye çevrilmiştir. Tapınağın duvarında bulunan bir kitabeden, bir kumandan olan Eusthatios'un tapınağı kiliseye dönüştürdüğü sa­nılmaktadır.

Bizans İmparatorluğu döneminde Ankara'da çeşitli binaların bulunduğu bilinmektedir. M.S. 358'de Basilieos, aziz Platon, Cryptus denilen yerde aziz Clemens (Clementios) adlarına kiliseler vardır. Ayrıca Nilus Manastırı ile Ankara Kalesi'nin karşısındaki tepede (Hıdırlık tepesinde olabilir) bir manastır vardı. Ayrıca bir tane misafirhane (Xenodokheion) ve bir de hastane (Nosokomeion), Ankara Valisi olan Maximos'un bir villası, Ankara'nın 10 km. güneyinde Yalıncak'ta bir Roma villası, belki Maximius'un villası bulunduğu bilinmektedir.

Bizans dönemi Ankara'sından fazla birşey kalmamıştır. Bizans dönemine ait diğer bir yapı, kilise haline getirilmiş olan Augustus Tapınağıdır. Bugün tapınakta kiliseden kalan fazla birşey kalmamıştır. Yanlız tourmarkhis (komutan) Eusthatios'u anan uzun manzum bir kitabe mevcuttur. Mabedin cella duvarı açılarak bunun dışına dikdörtgen biçimde apsis ve bemayı oluşturan dışarı taşkın bir bölüm eklenmiştir.

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yapılan camilerde ve diğer yapılarda pek çok devşirme Bizans mimari parçalarına rastlanmaktadır. Bundan Bizans döneminde yapılan pek çok binanın bu yapılarda kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bugün bunlardan hiçbir iz kalmamıştır. Arslanhane Camiinin duvarlarında, minaresinin dibinde işlenmiş Bizans dönemine ait pek çok mermer mimari parça, Türkocağı binası yapılırken temelinde kalıntılar bulunmuştur. İstasyon civarındaki temel kazıları sırasında Erken Bizans Çağına ait Bizans mezarları bulunmuştur. Pek çok da mezar odası ortaya çıkmıştır.


 

BİZANS DÖNEMİNDE OGÜST MABEDİ (KİLİSE)

Bizanslılar, kendilerinden önce Ankara'da yapılan binaları kullanmışlardır. Augustus Tapınağı da bunlardan biridir. Bizans döneminde Augustus Tapınağı kilise olarak kullanılmıştır. Tapınağı kiliseye dönüştürürken cellanın doğu duvarında üç pencere açmışlar, cella ile opusthodomos arasındaki duvarı yıkarak naosun gerisinde bir kripta yapmışlardır. Daha sonra Hacı Bayram Veli tarafından bugünkü Hacı Bayramı Veli Camii yapılmıştır.

                  

Bizans döneminde kilise olarak kullanélan Augustus (Oğüst) Tapénağı (2006, A.E.)                  Mabede sonradan yapélan - Kripta (2005, A.K.)

 

Augustus (Oğüst) Tapénağı  doğu cephe  (2003, A.E.)
 
Augustus Tapınağı doğu cephe (2005, A.K.)
 
BizanslIlar tarafından yapılan Kripta (2005, A.K.)
 

 

AZİZ KLEMENS (SAINT CLEMENT) KİLİSESİ

Bugün Anafartalar Caddesi ile Çıkrıkçılar Yokuşu arasında, Eski Adliye Binası'nın arkasında, bugün küçük bir bölümü kalmış olan Aziz Clemens adına yaptırılmış Clemens Kilisesi, Ankara'daki tek Bizans yapısı olarak görünmektedir. Kapalı haç plan tipinde olan kilisenin dört kolu, birbirine eşit haç biçiminde ana mekanı vardır. Kilisenin yerine daha sonra Turasan Bey'in yeğeni Yeğen Bey tarafından Camii ve Medresesi'nin yapıldığı, 1917 yılındaki çıkan büyük yangında bu iki eserin tamamen yıkıldığı bilinmektedir.

Aziz Clemens Kilisesi (Yeğenbey Camii) yangén sonrasé kaléntélaré (A. Müderrisoğlu)
 


BİZANS MEZARI

Devlet Demiryolları İşletme Genel Müdürlüğü inşaatı sırasında, Mahmut Akok ve Necdet Peçe tarafından 1939 yılında yapılan İstasyon Kazısı'nda ortaya çıkan iki Erken Bizans (M.S. 3. veya 4. yüzyıl) Çağı mezarından biri Roma Hamamına taşınarak, restoras­yonu yapılıp yeni yerine yerleştirilmiştir. İstasyonun birkaç yüz m. doğusunda bulunan çakıltaşları kazıldığında, yine birkaç Hristiyan mezarına rastlanmış, burada bulunan küçük eserler müzeye taşın­mıştır. Yine burada 4. yüzyıla ait bodrum katı sağlam olarak ortaya çıkarılan küçük bir kilise bulunmuştur.


  

1939 yélénda yapélan İstasyon Kazésé’nda ortaya çékan iki Erken Bizans (M.S. 3. veya 4. yüzyél) Çağé mezaré (G.G.)
 

 

BİZANS DÖNEMİ ANKARA KALESİ

 

Ankara Kalesi kuzeybatı dış surları (2005, A.E.)


Text Box: Ankara Kalesi'nin Hatip Çayı’na inen surları (2005, A.E.)

Kale, Bizans döneminde önemli bir varlık göstermiş, özellikle bugün ayakta kalan kısımları BizanslIlardan kalmıştır. Fransız rahip P. Guillaume de lerphanion kaleyi etraflıca inceleyerek, kalenin Bizans İmparatorluğu zamanına ait olduğunu belgelemiştir.

İlk önceleri Kale'nin Bizans İmparatoru l. Mikhael ya da II.Mikhael tarafından yapıldığı iddia edilmiş, sonra bunun III. Mikhael tarafından olduğu kesinleşmiştir. Ankara Kalesi'nde, ilkçağ yapılarının ve mezarlarının işlenmiş mermerleri, yontulmuş bloklar, silmeler, sütun ve heykel kaideleri, kitabeli sunak ve steller, kabartmalı firizler, kasetli tavan kaplamaları, figürlü lahit parçaları, paye başlıkları ve su künkleri kullanılmıştır. Bu devşirme malzemeler sur duvara yerleştirilirken bazen estetik unsur ön plana geçmiştir. Ankara Kalesi'nin askeri mimarlık bakımından en önemli tarafı, ilkçağda askeri prensiplere dair bir eser yazan, MÖ.2. yüzyılda Byzantion'lu Philon ve MS. 6. yüzyılda bir anonim yazarın burçların veya kulelerin nasıl olması gerektiği hususundaki önerilerine uyulmuştur. Ankara Kalesi'nde kuleler, 8-11 m. aralıklı olarak, uçları sivri ileri taşkın bir mahmuz gibi gayet sık olarak inşa edilmiştir. Bu biçim, askeri mimari teoricilerinin tavsiyelerine aynen uymaktadır.

Ankara Kalesi’nin Hatip Çayé’na inen surlaré (2005, A.E.)
 
Ankara Kalesi doğu surları (2005, A.E.)
 
Roma Su Bendi ve Ankara Kalesi (Jerphanion)
 
            
Ankara Kalesi baté surlaré  (2005, A.E.)        Ankara Kalesi Zindan kapé (2005, A.E.)
 
 
Bizans döneminde Ankara Kalesi surlaré, şehirde bulunan mimari parçalar kullanélarak onarélméştér. (2005, A.E.)
 
 
HIDIRLIK (TİMURLENK) TEPE
 
 

Bendderesi ve Hıdırlıktepe (2005 Á.Ĺ.)


 

Günümüzde Altındağ İlçesindeki "Hıdırlık Tepesi" diye anılan yere "Timurlenk Tepesi" de denmektedir. Tepenin üstünde bulunan kubbeli türbe yapısı kalıntısıyla ilgili değişik söylenceler bulunmaktadır. Cumhuriyet Ankarası'na rengini veren pembemsi granit taşı, bu tepedeki taş ocaklarından çıkarılmıştır. 1950'li yıllarda Timurlenk Tepesi'nin adı "Altındağ" olarak değiştirilmiştir. Bu yıllardan sonra bu tepenin eteklerinde gecekondulaşma başlamıştır.

 
1900’lü yéllarda Hédérléktepe ve burada bulunan Türbe (BELKO)
 
Yenikent Zirderesi’nde bulunan kaya yerleşmeler (2005, A.E.)
 

 

ANKARA VE ÇEVRESİNDE BULUNAN ÖNEMLİ BİZANS YERLEŞİMLERİ

Hristiyanlığın Anadolu'da yayıldığı ilk yıllarda, dinin Roma İmparatorluğu tarafından yasaklanması üzerine Anadolu'da ilk Hristiyanlar, daha çok Nevşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri civarındaki mağaralarda, kayalık yerlerde yaşamlarını sürdürüyorlardı. M.S. 313 yılına kadar özellikle Ankara çevresinde kaya yerleşimlerine rastlanmaktadır. Ankara kentinde Bizans döneminden günümüze kalan fazla eser bulunmamaktadır. Bu yerleşmeler şunlardır:

Polatlı İlçesi, Temelli Beldesi, Girmeç Köyü'nün kuzeyindeki bir tepe üzerinde yer alan Girmeç Kale.

Kalecik İlçe Merkezi'nde, Kızılırmak'a doğru uzanan ovada yükselen kale, simetrik koni biçimli tepenin üzerine kurulan Kalecik kalesi. Polatlı İlçesi, İnler Kazancı Köyüne yakın, Sakarya Irmağının dönemecinin batısındaki kayalık yerde bulunan Taburoğlu (Kızılhisar) Kalesi. Tabanoğlu Çiftliği'nin 2 km. kuzeyinde, Kirmir Çayı Vadisi'nde üç yanı çay olan yarımada biçimli sarp tepelikte Tabanlıoğlu Kalesi (Peium).

Polatlé Bacé Köyü'nde bulunan çeşme oluğu (2005, A.E.)
 
Yenikent Zirderesi’nde bulunan kaya yerleşmeler (2005, A.E.)

 

Ankara Çayı'nın kenarındaki Osmaniye Köyü'nde, Üç odalar Mevkiinde bulunan Osmaniye Kaya Mezarları (Üç Odalar).

Sincan, Yenikent (Eski adı İstanos veya Zir) Beldesi, Ankara Çayı ile Zir Vadisinde İstanos (Zir Kayı) Kaya Mezarları görülmektedir.

 
Kalecik Kalesi (2005, A.E.)  Kalecik Kalesi giriş kapısı (2005, A.E.)
 

23-1-2014 tarihinde yazéldé.

23-1-2014 tarihinde güncellenmiştir.

SAYFA BAŞINA DÖN