5. Başmelek Mikail'in sol-alt kısmında
resmedilenler, hakim
6. Başmelek Mikail'in sağ-alt kısmındaki ebedi
ateş ise Şeytan, onun kötü
ruhları
olan Mesih'in tahtının önüne gelmekte olan
diriler ve ölülerdir.
ve Tanrı'nın
Krallığı'nı
miras almaya değmeyecek
olanlar için
hazırlanmıştır.
Geçtiğimiz
iki haftaya ait İncil okumalarındaki benzetmeler
ve özellikle de Savurgan Oğul benzetmesi bize
Tanrı'nın insanlara yönelik aşkın iyiliğini ve
sevgisini anlatmıştı. Ancak bazı kişiler sırf
bundan cesaret alıp kurtuluş için kendilerine
verilen zamanı günahlar içinde harcayarak
dikkatsizce yaşamasınlar ve ölüm tarafından
aniden yakalanmasınlar diye, çok kutsal Kilise
babaları bu pazar gününü, Mesih'in ikinci kez
geleceğinin hatırlanmasına ayırmışlardır. Bu
sayede, Tanrı'nın insanların dostu olmak dışında
herkese eylemlerinin karşılığını verecek olan en
adil yargıç olduğunu da hatırlamış oluruz.
Kutsal Kilise babalarının korkunç yargı gününü
bize hatırlatmalarındaki amaç, bizi dikkatsizlik
uykusundan erdem dolu işler için uyandırmak ve
kardeşlerimize karşı sevgi ve şefkat beslemeye
yöneltmektir. Bunun dışında, gelecek Pazar (sütlü
gıdalara veda pazarı) Adem'in mutluluk
cennetinden çıkarılmasını - bu sürgün, hayatın
bildiğimiz şekliyle başlangıcı olmuştur -
hatırlayacağımızdan, bugünün tüm bayramların
sonuncusu olarak değerlendirileceği açıktır;
çünkü son yargı gününde her şey gerçekten sona
erecektir.
Yargı günü pazarını takip eden haftada, et ve et
ürünleri dışındaki tüm gıdalar tüketilebilir.
İlahi: Ey Tanrı, görkem içinde gökten
indiğinde tüm dünya titreyecek. Ateşten bir
nehir, her şeyi Senin yargı kürsünün huzuruna
getirecek ve kitaplar açılıp gizli olan her şey
açığa çıkarılacak. O anda beni hiç ölmeyen
ateşten kurtar ve sağ tarafında durabilmeyi bana
bağışla, ey en adil yargıç!
OKUMALAR
Elçisel
Mektup: Pavlus'un Korintlilere 1. Mektubu
8:8-9:2
Yiyecek bizi Tanrı'ya yaklaştırmaz. Yemezsek
bireksiğimiz olmaz, yersek de bir üstünlüğümüz
olmaz. Ama dikkat edin, bu özgürlüğünüz, vicdanı
hassas olanların sürçmesine neden olmasın. Eğer
hassas vicdanlı bir adam, bilgili olan seni bir
put tapınağında sofraya oturmuş görürse, puta
sunulan kurban etini yemek için cesaret almaz mı?
Böylece bu hassas vicdanlı adam, uğruna Mesih'in
öldüğü bu kardeş, senin bilginden ötürü mahvolur!
Sizler bu yoldan kardeşlere karşı günah işleyip
onların hassas olan vicdanlarını yaralamakla
Mesih'e karşı günah işlemiş olursunuz. Bu
nedenle, eğer yediğim şey kardeşimin sendeleyip
düşmesine yol açacaksa, kardeşimin düşmemesi
için bir daha et yemem. Özgür değil miyim? Elçi
değil miyim? Rabbimiz İsa'yı görmedim mi? Siz
Rab yolunda verdiğim emeğin ürünü değil misiniz?
Başkaları için elçi olmasam bile, sizler için
elçiyim ya! Sizler Rab'bin yolunda elçiliğimin
kanıtısınız.
İncil: Matta 25:31-36
Yargı Günü
31
İnsanoğlu* kendi görkemi içinde bütün
melekleriyle birlikte gelince, görkemli tahtına
oturacak.
32
Ulusların hepsi O`nun önünde toplanacak, O da
koyunları keçilerden ayıran bir çoban gibi,
insanları birbirinden ayıracak.
33
Koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
34
O zaman Kral, sağındaki kişilere, `Sizler,
Babam`ın kutsadıkları, gelin!` diyecek. `Dünya
kurulduğundan beri sizin için hazırlanmış olan
egemenliği miras alın!
35
Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek verdiniz;
susamıştım, bana içecek verdiniz; yabancıydım,
beni içeri aldınız.
36
Çıplaktım, beni giydirdiniz; hastaydım, benimle
ilgilendiniz; zindandaydım, yanıma geldiniz.`
37
O vakit doğru kişiler O`na şu karşılığı verecek:
`Ya Rab, seni ne zaman aç görüp doyurduk, susuz
görüp su verdik?
38
Ne zaman seni yabancı görüp içeri aldık, ya da
çıplak görüp giydirdik?
39
Seni ne zaman hasta ya da zindanda görüp yanına
geldik?`
40
Kral da onları şöyle yanıtlayacak: `Size
doğrusunu söyleyeyim, bu en basit kardeşlerimden
biri için yaptığınızı, benim için yapmış oldunuz.`
41
Sonra solundakilere şöyle diyecek: `Ey
lanetliler, çekilin önümden! İblis`le melekleri
için hazırlanmış sönmez ateşe gidin!
42-43
Çünkü acıkmıştım, bana yiyecek vermediniz;
susamıştım, bana içecek vermediniz; yabancıydım,
beni içeri almadınız; çıplaktım, beni
giydirmediniz; hastaydım, zindandaydım, benimle
ilgilenmediniz.`
44
O vakit onlar da şöyle karşılık verecekler: `Ya
Rab, seni ne zaman aç, susuz, yabancı, çıplak,
hasta ya da zindanda gördük de yardım etmedik?`
45
Kral da onlara şu yanıtı verecek: `Size
doğrusunu söyleyeyim, mademki bu en basit
kardeşlerimden biri için bunu yapmadınız, benim
için de yapmamış oldunuz.`
46
Bunlar sonsuz azaba, doğrular ise sonsuz yaşama
gidecekler.
****************************************
İNCİL AÇIKLAMASI ;
ET YEMEME YORTUSU
PAZARI
“EBEDİ AZAP VE KORKUNÇ
YARGILANMA”
Mesih’te sevgili
kardeşler,
Hz. Süleyman şöyle
diyor: “Her şey boş, bomboş” ve Kral Davut şöyle
terennüm ediyor: insan bir gölge gibi dolaşır
boş yere çırpınır.
Gerçekten, boş şeyleri
sevenler mal ve başka şeyler biriktirenler,
hemen yok oluyorlar. Bu dünyevi şeylerden
bir şey almadan giderler ve bu nedenle rahat
etmezler. Her şeyi burada bırakacağız,
doğduğumuz gibi çıplak gideceğiz. Ebediyete o
ilahi Yargıcın önüne gideceğiz. Yürek hüznüyle
ve çıplak olarak, derin bir üzüntü korku ve
dehşet ile mahkeme önünde duracağız. Orada acıma,
şefaat ve savunma yoktur. Orada herkes
yaptığının söylediklerinin ve düşüncelerinin
hesabını verecektir.
Ey kardeşlerim,
gerçekten orada dünya yaratıldığından beri
benzeri görülmemiş bir korku ve endişe olacaktır.
Bütün göksel güçler Serafim ve Şerubimler ile
göklerdeki ve yeryüzündeki her şey görünecek,
yeryüzündeki ve altındaki her şey titreyip
sarsılacak.
Mezarlar açılacak,
ölüler kalkacak, diriler duracaktır. Allah’ın
peygamberi olan Danyel, gelecekteki bu yargıyı,
günahlarımızı yüklenmiş olarak gün doğumundan
batışına kadar yargılandığımızda nelere maruz
kaldığımızı görünce korkudan sarsılacaktır.
O
anda dostlar ve yakınlarımız nerede?
Biriktirdiğimiz değerli mallar nerede? Fakir,
yetim ve sefilleri hor görüp kovan ve her
iyiliği kendine mal edip kendini mümin ve tercih
edilenler olduğunu iddia edenler nerede?
Yeryüzünde devamlı kalacağını iddia edip
yüreklerinde Allah korkusu taşımayan ve
gelecekteki azaba iman etmeyenler nerede?
Yiyelim ve içelim nasıl olsa yarın öleceğiz (İşaya
22:13) Bu yaşam nimetlerinden zevk alalım, sonra
ne olacağa bakarız? Diyenler nerede? Allah
merhametlidir, günahkârları affeder mi?
Yargılanan günahkârlar adil mahkemeden
kovulurlar, azaba sürülürler, orada ağlama ve
gözyaşı vardır.
Arkalarına
baktıkları zaman onlardan ayrılmış olan Salih
insanları görürler. Cennetin güzelliğini ve
göklerin nurunu ve Salihlerin yaşamlarında
iyilik için yaptıkları mücadeleden dolayı yüce
Allah’ın onlara hibe ettiği nimetleri görürler.
Daha sonra bu günahkârlar yavaş yavaş
yakınlarından, akrabalarından ve Salihlerden
uzaklaşarak, bütün ümitlerini gerçek nura ve
bütün mutluluk imkânlarını kaybetmiş olarak
Allah’tan ayrılırlar.
O zaman tamamen
terk edildiklerini, bütün umutlarının yokluğunu,
hiç kimseden yarar ve şefkat kalmadığını
anlarlar, acıyla ağlayarak, ah çekerek ve kör
yüreğimiz bizi nasıl aldattı diye yakınırlar.
Allah bize kutsal kitabı ile seslendi. Onu
dinlemedik, bu yüzden şimdi ona haykırıyoruz.
Ama O bizden yüzünü çeviriyor. Kendi kendimizi
bu kötü duruma biz getirdik, çünkü bize bütün
bunları bildirdi ama biz dinlemedik bize ihtarda
bulundu ama korkmadık, bize vaazda bulundu yola
gelmedik Allah’ın kelamını işittiğimiz halde
inanamadık. Rabbin yargısı adildir. Şu anda hak
ve adaletle yargılanıyoruz. Yaptıklarımızın
karşılığını alacağız. Geçici zevkler karşılığı
olarak, azabı alacağız ihmallerimiz nedeniyle
sönmeyen ateşte yargılanacağız. Boş olan
övünçler nedeniyle gerçek yücelikten, gelip
geçici hevesler uğruna cennet sevincinden,
geçici zenginlikler yüzünden ebedi iftihardan
sonsuza dek mahrum edildik.
Herkes, Allah ve
azizler bizleri terk etti. Yardım edilecek bir
durumumuz yok. Tövbe zamanı geçti, gözyaşının
hiçbir yararı yok.
İşte günahkârlar
bu şekilde sızlanacaklardır.
Ey azizler, ey
resuller, ey peygamberler, ey şehitler bizi
kurtarın, ey yaşam veren kutsal haç, rabbimizin
validesi Meryem annemiz bizi kurtar diye
haykıralım mı? Fakat hiçbiri bizi duymaz, duysa
da bize bir yarar sağlamaz. Çünkü bütün
şefaatler sona erdi. Böylece günahkârlar, ebedi
ateşin ve ölmeyen kurtların bulunduğu cehenneme
gönderilirler. (Markos 9:43)
Çağlar geçer,
orada geçer her saat bir çağ kadar uzundur.
Allah’ın sesi cehennem sakinleri üzerinde
dolaşmakta ve şöyle demekte: “Ben hala kızgınım.”
Bu söz oradakilerin kulaklarında yankılanır.
Meleklerin zihinleri geçen çağları saymakta aciz
kalır, azap çekenler ise bu azabın ne zaman
başladığını unuturlar. Oysa Allah’ın o sözleri
işitilmeye devam eder: “Ben hala kızgınım.”
Peygamberler,
azizler ve resuller Rabbin bu korkunç yargı
gününü anlattılar. Kutsal kitap şimdiye kadar bu
korkunç yargı gününü bize ikaz etmektedir.
“Ümitli olun, uyanık ve dikkatli olunuz, dua
ediniz, tövbe ediniz ve her zaman hazırlıklı
olunuz çünkü Rabbin geleceği günü ve saati
bilemezsiniz. (Matta 25:13)” Yaşamın sorunları
ve zevklerin sarhoşluğu, yüreğinizi
ağırlaştırmasın. Çünkü o gün aniden gelebilir. (Luka
21:34) Peygamber ve Kral olan Davut bu yargı
gününü her zaman zikrederdi, öyle ki ağlamaktan
yatağı gözyaşları ile ıslanırdı Allah şöyle
yalvarırdı: “Kulunla yargıya girme, çünkü hiçbir
canlı senin karşında aklanmaz”. O gün gelmeden,
bu mücadeleye başlayalım. Kendimizi önemseyelim
ki o korkunç saat mahkeme önünde yargısız
durabilelim. Rabbimizin yüzüne, tövbeyle duayla
oruçla ve gözyaşıyla çıkalım. O gelmeden biz Ona
gidelim.
Çünkü herkesin
korkuyla beklediği o kaçınılmaz ölüm saati
birden karşımıza çıkacaktır. Bunu düşünenler
azaldı. Ruhun bedenden ayrıldığı o an korkunçtur.
O gün sözler dudaklarda durur ve dil konuşamaz
bir hal alır. O gün dostlarımızı, kardeşlerimizi
tanıyamayız, tanısak da onlarla konuşamayız.
Etrafımızda şikayet eden çocukları görürüz ama
onlardan yaslı bir yürekle ayrılırız. Çünkü o
saatte ne dostlar ne de yakınlarımız bizim için
önem arz etmez. Çünkü günahlarıméz
bize sıkıntı vermektedir. Rabbin huzuruna nasıl
çıkıp aklanacağız, affını nasıl kazanacağız ve
sonumuz ne olacak kaygısı bizleri
endişelendirmektedir.