Kardeslerimiz,
Hristiyanlar olarak, hepimiz, vaftiz olmakla, Isa Mesih’in uzuvları olmamız Için, hayatımızın belli bir anında, Allah’ın bu büyük nimetini kabul ettik.
O’nunla birlesmemiz için, O’nu giymemiz için, nitekim ilâhi okurken de: «Isa Mesih’te vaftiz olanlar, Isa Mesih’i giydiniz. Allah’a sükür».
Genelde kendi vaftizimizi hatırlamayız. Eğer küçük yasta vaftiz olmussak bu tabiî bir seydir. Yeter ki gerçekten Hristiyanlar gibi yasamağa mücadele edelim. Isa Mesih ile iliskimizi kuvvetlendiren kilisemizin diğer Dinsel Sırlarına da çok defa katılmıs olalım. Ancak, birçok defa, herhangi bir vaftizi takip etme sansımız olmustur. Belki davet edilmisizdir, ebeveyn olarak bulunmusuzdur veya da vaftiz edilecek olan bir küçük çocuğun vaftiz babası olarak da olmustur. Çok sık da olmasa, bazen ergin bir kisinin de vaftizini seyretmisizdir.
Bu küçük makalenin hedefi, her vaftizi, Kilisemizin bir Dinsel Sırrı – ve hem de birincisi - gibi yasamamıza yardımcı olabilmesidir. Orada icra olunanların manasını anlamak için bazı temel seyleri bilmekle, bizim için bilinçli olarak saygı ve dua ile istirak etmek daha kolaydır. Maalesef, sıkça görülen bu sarsıcı olayı hepimiz, birimiz az diğerimiz çok, kendi çevremize uydurmus olmamızdan ve onu sosyal bir etkinliğe dönüstürmekten kaçınmalıyız. Cunku daha bir kisi, Gökyüzü Krallığı’nın oğlu ve vârisi olmaktadır. (Kutsal Yağ duası).
Kilisemiz bize, Kutsal Vaftiz için ne öğrettiğini görelim. Orada olanları, elbette Allah’ın lütfuyla anlıyorsak, iste o vakit, Vaftiz Dinsel Sırrını doğru bir biçimde takip edebilecek ve onu bir eğlence fırsatı olarak görmeyeceğiz.
Kutsal Vaftiz Ayini, bugün yapıldığı gibi, üç ana bölüme ayrılır:
a) Vaftiz öncesi dualar
b) Asıl Vaftiz ana ayini
c) Vaftiz sonrası dualar
Bu ayinler, tabiî ki sıralamada olduğu gibi, ilk Hristiyanlık sırlarında ayrı oluyorlardı. Fakat daha sonraları, ve de küçük yasta vaftiz etme adeti hakim olunca, bunlar zaman olarak birlestiler ve simdi de onları beraber seyredebiliyoruz.
Görüyoruz ki, ayin «Evlogitos o Theos=Allah övülmeğe değerdir», ifadesiyle basladığında, papaz, vaftiz edilecek kisi ve vaftiz babası, dıs dehlizde veya mabedin arka kısmında dururlar. Bu yer, sembolik olarak, vaftiz edilecek kisinin Kiliseye girisinin simdi basladığını gösterir. Orada papaz, sadece papaz atkısını giyerek, bazı dualar okur, ancak bu dualarla hem kendisi ve hem de biz, kilisenin hâlihazırdaki üyeleri olarak, müstakbel yeni Hristiyanın sürekli Allah’ın koruması altında ve O’nun istediği sekilde yasamasını dileriz.
«Gözlerin her seye merhametle bakarak onun üzerinde dursunlar,kulakların da duanın sesini duysunlar. Günahlarını çıkartması için Sen’in en yüce ismini yüceltecek ve sana ibadet edecektir».
Papaz devamında, az bir zaman sonra Hristiyan olacak olan bu insandan, Allah’ın adıyla seytanın uzaklasması emrini verir. Unutmayalım ki, belki de bizim hesabımıza uygun düserdi ama, orta bir durum yok. Ya Allah’ın yanında olacağız veya da seytanın yanında. Tabiî ki, her insan, ister vaftiz edilmis olsun ister olmasın, Allah’ın yaratığı ve «tasviridir». Ancak Kiliseden uzakta, seytan, üzerimizde daha çok hakkı olduğunu ve bizim ona ait olduğumuzu sanıyor. Öyleyse, papaz, duaların sonunda, vaftiz edilen kisinin yüzüne üç kere üfürmesi ve her çesit hilekâr ruhun onun içinden çıkıp gitmesi için duada bulunması, ne anlamsız ne de sadece tipik bir seydir. Biraz sonra da, ondan veya eğer vaftiz edilen kisi küçük çocuk ise vaftiz babasından, daha önce, seytanı reddettiğini söylemesini ve üç defa tükürmesini ister. Hayatımızda, seytanı gerçekten reddettiğimizi hissetmemizin büyük bir önemi vardır. Hem onu gerçekten reddetmemiz hem de onun bütün islerinden tiksinmemizin büyük önemi vardır. Baska türlü, Hristiyan olduğumuzu nasıl söyleyebiliriz? Vaftiz edilen kisi seytanı reddettikten sonra, bundan böyle Đsa Mesih ile beraber yürüyeceğini kabul ediyor: «Isa Mesih’in yanında yer alıyormusun»? «Evet, Isa Mesih’in yanında yer alıyorum». Ve, bir Hristiyanın tam olarak neye inandığını belirten bir bildiri gibi «INANIYORUM»’u üç defa okur.
“Görünen ve görünmeyen
varlıkların yaratanı, yeri ve göğü yaratan her şeye
kadir Tanrı Babaya inanıyorum.Tanrının biricik Oğlu,
tek Rab ve ezelde Babadan doğmuş olan Mesih İsa’ya
inanıyorum: O Tanrı’dan gelen Tanrı, Nurdan nur,
Gerçek Tanrıdan Gerçek Tanrıdır. Yaratılmış olmayıp,
Baba ile aynı özdedir ve her şey onun aracılığı ile
yaratılmıştır. Biz insanlar ve bizim kurtuluşumuz
için gökten inmiş, Kutsal Ruhun kudretiyle vücut
bulmuş, Bakire Meryem’den doğmuştur. Pontius Platus
döneminde bizler uğruna çarmıha gerilmiş, acı
çekerek ölmüş, gömülmüş ve kutsal kitaplarda
yazıldığı gibi üç gün sonra dirilmiş ve göğe
çıkmıştır. Babanın sağında oturmaktadır. Dirileri
ve ölüleri yargılamak amacıyla şanla yeniden gelecek
ve hükümdarlığının sonu gelmeyecektir.Peygamberlerin
ağzıyla konuşmuş olan, Baba’dan çıkıp, Baba ve Oğul
ile birlikte tapılan ve yüceltilen, hayatın kaynağı
ve Rab olan Kutsal Ruha inanıyorum. Havarilere
dayanan, Katolik ve kutsal olan tek kiliseye
inanıyorum.Vaftiz olunarak günahların
bağışlanacağını kabul ediyorum. Ölülerin dirilişini
ve ebedî hayatı bekliyorum”
Vaftiz Dinsel Sırrında duyulan ifadelerin hepsinin üçer kere tekrarlanmaları, teslis inancının bir formülü olup söylenenlerin bir doğrulaması ve onaylamasıdır.
Gördüğümüz vaftiz öncesi bu dualardan sonra da, ki bunlar, bir kisinin Kutsal Vaftiz lütfunu kabul etmesi için bir hazırlık olup, asıl Vaftiz ayini sonra baslıyor.
Simdi artık, papaz, kilisenin ortasındaki vaftiz kazanının yanında, vaftiz edilecek kisi ve vaftiz babasıyla durur, üzerine de papaz atkısı ve papaz ayin cüppesini giyerek sunu okur: «Simdi ve ilelebet, ezelî ve ebedî olarak, Baba Tanrı, Oğul Tanrı ve Kutsal Ruh’un egemenliği mübarektir. Amin».
Bildiğimiz gibi, bu cümle, dinsel törenin-ayinin girisini ve baslangıcını teskil etmektedir. Ancak bu cümleyi hem simdi Vaftizde hem de düğünde onu duyuyoruz. Bu da böyle oluyor, çünkü, kilisemizin eski düzeninde, Hristiyanların Düğünleri ve Vaftizleri dinsel ayin esnasında oluyorlardı. Aynen, simdi gördüğümüz papaz atama törenlerinin yapılmaları gibi. Çok daha sonraları, Vaftiz ve Düğünler, dinî ayinden koptular, ancak, birçok unsurları tutmaları gösteriyor ki, çok eskiden dinsel ayinde idiler. Asıl Vaftiz ayininin baslamasıyla, papaz, bütün kilise için, ama bilhassa da vaftiz edilecek olan kisi için, dilekleri isitilir. Manen ilerlemesi için, yine güzel bir duadan, «ilerlesin, Allah’ın adı onun aracılığıyla saygıyla yücelsin» sonra, vaftiz kazanındaki suyun kutsanması duası yapılıyor. Ki bu da bir yere kadar, Isa Mesih’in vaftizi yortusundaki suların kutsanması duasının bir aynısıdır. Sonuç olarak, vaftiz kazanındaki su kutsamadır. Bu, suları kutsama duasından sonra da, yağın kutsanması duası sırayı alır. Bu yağ, ki mücadelenin, tedavinin, günahların bağıslanmasının sembolüdür ve vaftiz edilecek olan kisinin bütün bedenine sürülür.
Hristiyanlığımızın kurucuları olan papazlar, bu yağlanmanın bilhassa bütün bedene yapılmasının üzerinde duruyorlar.
Simdi de, bütün ayinin en temel anına geliyoruz, ki o da, kutsanmıs olan suya üç dalıstır. Her defasında da, Teslisin üç isminden bir ismi zikredilir. Suya bu üç dalısın anlamı, sadece basit bir sembolik hareket olmayıp, Isa Mesih’imizin üç günlük defnedilisi ile yeniden dirilisidir. Gerçekten bu saatten sonra, vaftiz edilmis olan kisi, artık Isa Mesih’in bedeninin bir uzvudur. Isa Mesih nasıl öldü ve Kilisemizin içinde faaliyet gösteren Kutsal Ruhun gücüyle yeniden nasıl dirildi ise, vaftiz edilen kisi Allah’tan uzak bir durumda ölüyor ve Allah ile birlesmis bir vazıyette dünyaya geliyor. Sunu da bilelim ki, bedenin bütününü suya daldırmak gereklidir. Vaftiz yapıyoruz, su ile serpme değil. Devamında, (vaftiz esnasında kullanılan) Kutsal Yağ duası gelir. Simdi de, Kadiri Mutlak Allah’a sükrederiz. O Allah ki, hepimizin kurtulusunu istediği için, bizi Kutsal Ruh’un istidadıyla dolduruyor. Bu istidatların üzerimizdeki görünür yeri ve mührü, Kutsal Yağ’ın üzerimize sürülmüs olmasıdır. Yeni vaftiz olmus olan kisinin bedeninin çesitli yerleri haç seklinde Kutsal Yağ ile yağlandıktan sonra, o kisi artık tam olarak yeni bir Hristiyan olup, Allah’ın parlak ve bütünlüklü tasviridir ve hayatı boyunca da bu halini korumasına dua ederiz. Maddî isaretler, elle tutulur, parlak ve kutsal bir hayat olarak da, kisinin beyaz elbiseler giymis olmasıdır. Bununla beraber de, Isa Mesih’in adaletini ve nurunu «giymis» olarak yasaması temennisinde bulunulur. Bundan baska da, çok sevilen haçın teslim edilisi gelir. Ki o haç, bundan sonraki hayatında, onun sembolü ve silâhı, yanan mes’alesi ve bu mes’ale ile de, her Hristiyanın hayatı, etrafımızdakilere bir nur kaynağı olması, hepimizin, ama bilhassa da Isa Mesih’in beklentisidir.
Bunun devamında da, papaz, yeni vaftiz olmus olan kisi ve vaftiz babası, vaftiz kazanının etrafında dönerler. Vaftiz kazanının etrafındaki bu dönüs, bir manevî «danstır». Bir insanın daha kurtulusu kabul etmesinin bir sevgi gösterisi ve senlik yapmasıdır. Gerçek anlamda, Vaftiz ayini burada tamam bulmustur. Daha, Resullerin Isleri’ni, Incil’i ve bazı sükür dualarını okumak da var.
Eski
zamanlarda, daha yukarıda da zikredildiği gibi,
vaftiz edilen Hristiyanı «Kutsal Yağ ile yağlamak»
ve «saçından saç kesmek», Vaftiz’den sekiz gün sonra
oluyordu. Küçük çocukların vaftiz edilme olayı hakim
olunca, aynı ayine alındılar ve artık tamamen tipik
olmuslardır. Oysa baslangıcında belirli içeriğe
sahiptiler: Kutsal Yağ ile yağlamak, yeni Hristiyan
olmus olan kisiyi yıkama ve sekiz gün boyunca Vaftiz
beyaz gömleğini giyerdi. Aynı zamanda da, «husu
içerisinde» yapılan irsadı takip ederdi. Saçların
kesilmesi ise, Vaftiz edilmis olan kisinin, Vaftiz
edilisinden sonra ilk defa saçından kesme olayı idi.
Bu saç kesme olayı, papaz tarafından belli bir
duanın okunmasıyla olup, daha evvel meydana gelmis
olan Vaftiz ile Allah’a bir armağan anlamındadır.
Muhtemeldir ki, belirli zamanda olmuyordu. Mümkün
olan özetle, Kutsal Vaftiz’in ayini budur. Bunda, «evlât
edinme armağanı» alıyoruz, Allah’ın
hediyelerinin vârisleri ve çocukları oluyoruz
Simdi de, özetle ve birkaç cümleyle, Kilisemizin Vaftiz Dinsel Sırr’ı ile doğrudan alâkalı olan bazı konular hakkında bize neler öğrettiğini görelim.
Muhtemelen de, bizi hâlihazırda mesgul etmis olabilirler veya da, hayatımızın bir anında bizi mesgul etme ihtimali vardır.
a) Bugün, birçok insanın dilinde dolasan alısılmıs sorulardan bir tanesi de, niçin küçük yasta vaftiz oluyor olmamızdır. Bazıları, -bunlar daha azdırlarsoruyu, vaftizimiz yüzünden sevinemediğimizle bağlantılı kılmak isterler. Bazıları da -ki bunlar daha çokturlar-, söyle bir düsünce ortaya atarlar: «Bir kisi Hristiyan olacak veya olmayacaksa, kendisi için kendisi karar vermelidir».
Bu konudaki cevabımız, tabiî ki çok büyüktür. Ancak, bu kısa görüsmenin dar çerçevelerinde, sadece bazı noktalarına değineceğiz. Her seyden evvel, Kilisemizde, Pentikosti gününden bugüne kadar, hem erginlerin Vaftizi var, hem de Hristiyan ailelerinin üyelerinden olan küçük çocukların Vaftizi vardır.
Küçük bir çocuğun Vaftiz edilisi, Kilisemizin kutsal rmağanlarından alabilmek için ona katılım hakkı sağlar ve onu küçük yasından itibaren kutsallastırmıs olur. Nasıl ki her baba, çocuğuna her açıdan en iyi bir seyi -bazen de kurbanlar vererek de olsa- sunmak istemesi tabiî bir sey ise, böylece de, inançlı olan bir baba, çok kısa bir zamanda çocuğunun da Isa Mesih’in bedeninden bir uzvu olmak istemesi de çok doğaldır. Çocuğu Kutsal Ruh ile dolsun. Velev ki, Vaftiz saati, çocuk için bilinçli olarak bir sey ifade etmis olmasa da. Serbest seçme konusu hakkına gelince, burada istemeyerek veya da, kötülüğün etkisinden olsa gerek, çok ciddî bir yanlıs yapmaktayız. Vaftiz olayı ve genelde de Allah ile olan iliskimiz bizi bağlamadığını unutuyoruz. Maalesef, etrafımızda ve de kendimizin içinde, çok net bir biçimde bunu zaten görüyoruz. Eğer bilinçli olarak yasamak istemezsek, Vaftiz edilmis Hristiyanlara yakısır bir hayat mı yasıyoruz? Öyle ise, nasıl olsa seçiyoruz.
Ha, «çocuğu kendi basına bırak kendisi seçsin, Allah’a inanmak isterse veya istemezse», görüsüne gelince, bu ya gülünçtür veya günaha çağıran cinstendir. Çünkü, toplumumuzun bütün yapısı, kitle iletisim araçları, reklâmlar, basmakalıp halini almıs olan eğlenme usulü ve davranısı, moda ve daha birçok çağdas olaylar, yapmadıkları bir sey varsa, o da, insanların seçme sansına sahip olmalarına izin vermeleridir. Sadece inanç konusunda mı baskaları tarafından etkilenmemizi istemeyeceğiz? En azından, kendimize ve Allah’a karsı samimî olalım bari. Sunun surasında, küçük çocuk, Allah’ın lütfu yanında büyüsün ve hür bir kisi gibi, her insan, günün birinde, kendi yolunu muhakkak seçecektir. Vaftiz bağlayıcı bir sey değil, o bir hürriyettir.
b) Bizde yanlıs bir intiba da var ve de çok defa bu intiba, bu Dinsel Sırr’ın anlamının biraz da yanlıs anlasılmasına vesile oluyor. Bu da, Vaftiz olayı, bir kisinin isim alabilmesi içindir izlenimidir, Vaftiz olayının isim verme olayıyla özdeslestirilmemesi lâzımdır. Vaftiz edilen kisinin isminin Vaftiz esnasında söylenmesi vardır. Aynen, Kilisemizin baska ayinlerinde de var olduğu gibi. Burada ve her yerde de demek istiyor ki, herkes bir insandır ve Allah hepimiz için ayrı ayrı ilgileniyor. Ismin zikredilmesi olayı, dua ve niyazlarda, Kutsal Yağ Sürme Töreni’nde, Düğünde ve daha birçok durumlarda mevcuttur.
Öyleyse Vaftiz olayı, çocuğun isim alma usulü değil, bu konuyla alâkalı ailevî bir kavganın bitisi veya baslangıcı da değildir. Kilisemizin isim koyma duası vardır. Ekseriya da, çocuğun doğumundan sekiz gün sonra -daha sonra da olabilir- okunur. Dinsel Sırr’ın kutsallığını kenara itmek ve «yeni isimle» gurur duymak veya da bizimkilerle kavga etmek yerine, çocuğun ismi, Vaftiz olmadan önce de söylenebilir.
c) Vaftiz ile ilgili baska bir konu da vaftiz babası seçimidir. Onun rolü Vaftizde ve hele de küçük çocuk Vaftizinde çok özlü ve esaslı olup, muhakkak olarak, yortularda çocuğa hediyeler almakla sınırlı değildir. Küçük çocuk, Hristiyan yasayısını ve hayatını anlamağa basladığında, vaftiz babası da o çocuğu irsat etmesi göreviyle yükümlüdür. Daha evvel de gördüğümüz gibi, vaftiz babası küçük çocuğun adına, seytanın her isini arkaya bırakıp Đsa Mesih ile bir olacağına söz vermistir. Demek oluyor ki, Allah’ın karsısında üzerine aldığı yükümlülük asikârdır. Öyle ise, bir insan ki kendini kiliseden uzak tutmus veya Ortodoks değil ise, anlasılıyor ki, Allah’ın karsısında böyle bir yükümlülüğü üzerine alması, sadece ve sadece Vaftiz Dinsel Sırr’ını, bizim seçeceğimiz «vaftiz hısımlığı» için kullanması mümkün değildir. Allah ve Kilisemizin Dinsel Sır’larıyla oynamayız. Ya bilinçli bir sekilde katılmağa uğrasırız veya da hiç katılmayız. Bu sert görünüyor olsa da, Kutsal Ruh’un faaliyetlerini sosyal ve baska amaçlar için kullanmaktan daha iyidir.
ç) Alısılmıs bir seydir, yeni vaftiz olmus olan kisinin sık sık komünyon alması için özen gösteririz ve bu da doğrudur. Yanlısımız ise, Vaftiz’den sonra üç Pazar gününün geçmesiyle, çabalarımıza hemen son vermemizdir.
Bedenen yasayabilmemiz için maddî yemek yememiz nasıl gerekiyorsa, aynen böyle, Komünyon almamız, bize Isa Mesih’in ta kendisini tedarik ediyor ve manen bizi beslemektedir Yeni Vaftiz olmus olan kisinin, Isa Mesih’e göre olan yeni hayatında, manen yükselmesi için, muntazaman Semavi Ekmeği ile beslenmesi gereklidir. Bu, hepimiz için de gereklidir. Her ne kadar yeni Vaftiz olmusluktan çıkmıs olsak da.
d) Bizler ki vaftiz babaları olarak, bir Vaftiz için hazırlık yaparken, iyi olan ve Kilisemizin de geleneğine uygun olarak, Vaftiz edilecek kisi için beyaz elbise almamız olmalıdır. Yeni Vaftiz olmus olan kisinin ruhunun temizliğini ve de parlaklığını sembolize eden beyaz elbiseleri görmezden gelerek, hosumuza giden ve daha çekici olan renkli bir vaftiz elbisesi satın almak doğru bir sey değildir. Aynen vaftiz istavrozunun seçimini de yaparken dikkatli olmak gerek. Vaftiz ettiğimiz kisi için basit bir süs esyası değil, Isa Mesih istavrozu biçiminde bir haç almamız lâzımdır.
e) Vaftiz Dinsel Sırr’ı ile alâkalı son bir konu da, bu Dinsel Sır esnasında kullanılan peçete ve elbiselerin atılmamalarına dikkat edilmesi gerektiğidir. Genel olarak bu çaba -küçük çocuk Vaftiz edilme olayı ise-, elbiseleri yıkama annelere düser. Bu elbiseler ki, vaftiz kazanındaki takdis edilmis su ve Kutsal Yağ ile ıslanmıslardır. Hristiyan halkın vicdanına çok doğru bir biçimde islenmis, bu elbiseler ayrı bir gayretle, mümkün olan yerde derede, denizde veya da evde yıkanırlar, ama elbiselerden çıkan suyun pis bir yere atılmamasına özen gösterilir. Tabiî, bir kisi bu elbise konusunu pek dikkate almasa da, Allah’ın lütfu kirlenmez. Ancak biz, Allah’a karsı her seyde dikkatli ve husu ile inancımızı ve sevgimizi gösteririz.
Kardeslerimiz, Kilisenin hayatında Kutsal Ruh’un kurtarıcı faaliyeti ve daha bir bulunma gibi takip ettiğimiz her Vaftizi gerçekten hissetme gayretimizi Allah mübarek kılsın. O vakit, bir zamanlar bizim vaftizimizden dolayı içimizde sevinç ve bağıslama hissedeceğiz.