Tarihsel olarak çok iyi bilindiği gibi, Mesih’in döneminden yaklaşık 200 yıl önce Yahudiler, kutsal yazılarını Grekçe’ye çevirmişlerdir. Bu çeviriye 70 kişilik tercüme grubuna atfen Septuagint adı verilmiştir (genelde Roma rakamlarıyla LXX biçiminde kısaltılarak yazılır). Septuagint geçmiş dönemde Yahudiler arasında olduğu kadar tüm dünyada ve özellikle Grekçe’yi yaygın bir biçimde konuşan kişiler arasında saygın bir belge olarak tanınmıştır. Aslında kutsal yazıların Grek diline çevrilme nedeni, eğitimli insanların evrensel dili olan Grekçe’yi konuşan herkese bu yazıları ulaştırma isteğiydi. Pek çok Yahudi bilgin de kendi yazılarında Septuagint çevirisine bağlı kalmışlardır.
Mesih’in döneminden yaklaşık 100 yıl sonra Yahudi din adamları, Septuagint’in Yahudiler tarafından kullanılmasının kabul edilir olup olmadığını sorgulamaya başlamışlardır. Bunun bir sebebi de Hristiyanların, Yesua’nın Mesih olduğu ve Eski Antlaşma peygamberliklerini gerçekleştirdiği yolundaki iddialarını kanıtlamak için Septuagint’i kullanmalarıydı.
Protestan Reform hareketinden sonra, Roma Katolik Kilisesi’ni gözden düşürme gayretiyle, Protestan bilginler Septuagint’e bağlı kalmaktan vazgeçmişler ve kutsal yazılarını modern dillere çevirmek için onların sadece Yahudi versiyonlarını kullanmaya başlamışlardır. Yahudiliğin kutsal yazılarının resmî versiyonu haline gelen Masoretik metin, M.S. 7. ile 10. yüzyıllar arasında son haline erişmiştir ve bu sebeple Septuagint’ten daha eski olmayıp tarihsel açıdan yeni bir metindir. Masoretik metin, M.S. 2. yüzyıldan kalma İbranice ve Aramice yazılarla büyük çoğunlukla uyumludur; ancak Septuagint metni ile bazı noktalarda ve bazen önemli ölçüde farklılıklar göstermektedir.
Günümüzün Kutsal Kitap akademisyenleri, Masoretik metni esas aldıkları zaman bile Septuagint metnine başvurmaktadırlar; çünkü Septuagint, Masoretik metinden daha eskidir ve daha eski döneme ait İbranice/Aramice bir metinden çevrildiği için Yahudi bilginlerinin Mesih’ten 200 yıl önce kutsal yazılarını nasıl anlayıp yorumladıkları konusunda bilgi sahibi olmamıza olanak sağlamaktadır. O dönemde Hristiyanlık henüz var olmadığı için, Septuagint çevirisi Hristiyanlar tarafından yapılmamıştır; yani, Yahudi yazılarının Grekçe’ye çevrilmesi işlemine Hristiyanlar hiçbir şekilde etkide bulunmamışlardır. Buna karşılık, Hristiyanlar Septuagint’in hem Hristiyan tarzı düşünce için sağlam bir temel oluşturduğunu hem de daha sonraki yüzyıllarda Yahudilerle girişilen polemiklerde son derece yararlı olduğunu anlamışlardır.
Reform döneminden beri bazı Protestan Kutsal Kitap okuyucuları Septuagint’in güvenilir olmadığını söylemişlerdir ve onu Hristiyanların okuyabileceği tarzda meşru bir Kutsal Kitap versiyonu olarak kabul etmemektedirler. Bazıları Septuagint’in “Çok fazla Roma Katolik tarzı olduğunu” düşünmektedir. Bazıları ise, Septuagint’i Yahudi kutsal yazılarının güvenilmez çevirisi veya yorumu olarak görmektedir; halbuki Septuagint çevirisi bizzat Yahudiler tarafından yapılmıştır ve Mesih dönemindeki Yahudilerce onurlandırılmıştır. Ayrıca, pek çok bilgin, Yeni Antlaşma yazarlarının Septuagint’ten yararlandığını düşünmektedir; ki bunu destekler biçimde Yeni Antlaşma yazarları Eski Antlaşma metinlerinden alıntı yaparken sık sık Septuagint’ten yararlanmışlardır.
“Eren Altınağızlı Yuhanna’nın Mezmurlar Hakkındaki Yorumu” (2. cilt sayfa 343-344) isimli kitabın Robert Charles Hill tarafından yapılan çevirisini okurken, Eski Antlaşma bilgimizde Septuagint’in önemine onay veren iki dipnota rastladım. Her iki dipnot da 145. Mezmur ile bağlantılıydı.
“İbranice (Masoretik) metinde yer almayan bir ayet (13. ayet), Septuagint’te mevcuttur ve bu ayetin 145. Mezmura dahil olduğu, Ölü Deniz’de keşfedilen İbranice metinler aracılığıyla doğrulanmıştır”.
“Bu, LXX çevirisinde ve Kumran’da bulunan İbranice bir el yazmasında yer alan bir ayettir. Mezmurun Masoretik metninde bu ayet bulunmamaktadır; oysa alfabetik düzende yazılmış bu Mezmur’da Masoretik metinde eksik görünen yerde N (Nun) harfi ile başlayan bir ayetin olması gerekirdi …”.
Yahudi kutsal yazılarının Septuagint versiyonun güvenilirliği hakkında ve Protestan bilginlerin Eski Antlaşma çevirisi yaparken niçin Masoretik metni tercih ettikleri ile ilgili pek çok makale okudum. Yine de, Roma Katolikliği ve Doğu Ortodoksluğu tarafından resmî olarak kullanılan Septuagint, eski dönem Yahudi kutsal yazılarına (Masoretik dönem öncesi yazılara) açılan bir pencere olduğunu kanıtlamıştır. Bazıları, eski dönemlerde yaşayan çevirmenlerin metne ekleme yapmaktan çok ondan bazı bölümleri (kazara veya kasıtlı olarak) çıkarmaya eğilimli olduklarını savunmuştur. Mezmurlar kitabıyla ilgili olarak Hill’in sözünü ettiği en az iki yerde Septuagint, Yahudi kutsal yazılarının Masoretik metinden daha eski bir metnini esas alıyor olabilir ve bu sayede eski dönem İsrail’inin kutsal yazılarına daha iyi bir bakış olanağı sunmaktadır. Masoretik metnin kaybettikleri Septuagint’te muhafaza edilmiş olarak karşımıza çıkmaktadır.